Allah adamlarından bir âlim ve evliya,
Binbeşyüz onikide teşrif etti dünyaya.
Buhara’nın İmkene köyünde doğan bu zât,
Yine doksan yaşında, bu yerde etti vefat.
Bu dini yaymak için, uğraştı gün ve gece,
Yanında çok veliler yetiştirdi bir nice.
“Muhammed Baki” idi, onların en mümtazı,
O idi zamanının, en büyük evliyası.
O Muhammed Baki ki, her gün artan aşkiyle,
Bir gönül sahibini arıyordu şevk ile.
Tasavvufa girmeye pek fazlaydı hevesi,
Bu yoldaki gayreti şaşırtırdı herkesi.
Feyz alacak bir büyük, bir veli arıyordu,
Kimden bir şey işitse, o yere varıyordu.
Öyle çok arardı ki böyle kâmil bir zâtı,
Yetmezdi fazlasına bir insanın tâkatı.
Çırpınıp duruyordu, bir üstad bulmak için,
Annesi, bu haline çok üzülürdü lâkin.
Gece yarılarında, çıkarak sahralara,
Oğluna dua için, yalvarırdı Allaha.
(Yâ Rabbi, bu oğlumun muradı neyse şayet,
Sevdiğin kullarının hürmetine ihsan et.
Ya onu vasıl eyle, yâ canımı al benim,
Zira artık kalmadı, tahammülüm, takatim.)
Annesi gözyaşıyle edince bu duayı,
Oğlu, gece rüyada gördü bir evliyayı.
Muhammed Emkenegî, ona dedi; (Ey oğlum,
Nice gündür ben senin yolunu bekliyorum.)
Muhammed Baki Billah, sevinip bu rüyaya,
Derhal yola çıkarak, ulaştı Buhara’ya.
Sevinçle huzuruna girince en nihayet,
Gördü ondan çok büyük, iltifat ve inayet.
O büyük zat onunla girerek bir odaya,
Baş başa sohbet etti, tam üç gün doya doya.
Ve ona ihsan edip, çok teveccüh ve himmet,
En büyük mertebeye çıkardı en nihayet.
Sonra da buyurdu ki; (Tamam oldu işiniz,
Durmayıp Hindistan’a avdet edin şimdi siz.
Öyle görüyorum ki, Hindistan diyarında,
Çok büyük bir evliya, zuhur eder yakında.
O, sizden feyz alarak, bir kutub olur ki hem,
Onun irşadı ile, nurlanır cümle âlem.)
Üç günlük sohbet ile, aldı mutlak icazet,
Ve onun emri ile, geriye etti avdet.
Serhend’e vardığında, ses geldi kulağına,
Diyordu; (Vasıl oldun, o Kutb’un diyarına.)
Sonra yetiştirdi ki, İmâm-ı Rabbani’yi,
Görmemişti bu dünya, böyle yüksek veliyi.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home