sg

Salı, Mart 28, 2006

[SevgiGrubu.Com] Eskiden Türkler!!!

 


    *Faziletliydik: *Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namuşuna
    yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi
    de küçümsemezdik.



    *Dürüsttük:* Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu
    mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın."



    *İtibarlıydık:* Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında
    oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır,
    onun dediği olurdu.

    **

    *Temizdik:* Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını
    Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsığil, yere tükürmedikleri için
    atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiç bir zaman yere tükürmezler.
    Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve
    zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür."



    *Çevreciydik:* Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları
    sulatır,
    göçmen kuşların yorgunluk atması için saçak altlarına kuş sarayları
    yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.



    *Harama el sürmezdik:* Fransız muellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle
        anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiç bir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır.
    Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar arkamdan adam
    koşturmuşlar, hatta bir kaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar
    gelmişlerdir."



    *Medeni idik:* İngiliz sefiri Sor James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si
    için şunları söylüyor: "Gerek Istanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer
    şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiç bir tereddüde imkân
    bırakmayacak şekilde isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır."



    *Dosdoğruyduk:* Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü
    veriyor:
    "Haksızlık, murabahacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar,
    Türkler arasında meçhuldur. Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok
    defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır."



    *Hırsızlık nedir bilmezdik:* Fransız muellif Dr. Brayer,1830'ların
    Istanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı
    ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı Istanbul'da
    her sene azamı beş-altı hırsızlık vak'ası görülür." Ubicini Dr. Brayer'i
    şöyle doğruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde
    dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basıt
    bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz.
    Ahalisi sırf Hiristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet
    vak'aları olmadan gün geçmez."



    *Naziktik:* Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"
    ini anlatıyor bize: "Istanbul Türk halkı Avrupa'nın
    en nazik ve en kibar
    insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan işitilir. O
    kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir,
    bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz."



        *Cihana örnektik:* Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki
    hükmü şöyle: "Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni
    hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir." Şefkatimiz yalnızca
    insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu. Hayata
    karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize
    1880'lerdeki halimizi anlatsın: "Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi
    kucaklamıştır. Bir çok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır...
    Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise bir
    evin hangi
    tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında
    leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9)



    *Hayırseverdik:* Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazın Istanbul'dan
    Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin yolculara bedava
    ayran dağıttıklarına şahit oldum." Aynı muellif, ceddimizin hayırseverlikte
    fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: "Fakat şunu da itiraf
    etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler.
    İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp,hayvanlara ve hatta
    bitkilere bile tesmil ederler." Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı avukat
    Guer misallendiriyor: "Türk şefkati hayvanlara bile samildir" dedikten sonra
    şu örneği zikrediyor: "Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları
    vardır. Bu adamlar sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et
    dağıtırlar. Sokaktaki ağaçların
    kuraklıktan kurumasını önlemek için bir
    fakire para verip sulatacak kadar kaçık müslümanlara bile rastlamak
    mümkündür..." "Kaçık" lığın kaynağını da veriyor adam: "Bir çokları da sırf
    azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e bir
    gün yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı
        verdi: "Allah'ın rızasını tahsile yarar."



    *Galiba geçmişimizden uzaklaşmak bize çok pahalıya patladı. Ne dersiniz ?...
    *


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." group.
To post to this group, send email to KayzerNet@googlegroups.com
To unsubscribe from this group, send email to KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
For more options, visit this group at http://groups.google.com/group/KayzerNet
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık