sg

Perşembe, Mart 23, 2006

[SevgiGrubu.Com] (kendimize zarar vermeyelim) Su Kristallarinizin Bozulmadığı bir Hafta temennisi ile ::..

Date: 03/20/06 10:43:54
Subject: ..:: Su Kristallarinizin Bozulmadığı bir Hafta temennisi ile ::..


Su Kristallerini Bozmamak
Melih Arat

Tan, ikinci el yeni bir araba almıştı. Arabayı almadan önce servise götürdü.
Servis yetkilisi “Araba temiz, alabilirsiniz” deyince arabayı aldı. Yine de
arabayı servise bıraktı ve arabaya bakım yapmalarını istedi. Arabanın
bujileri, filtreleri, fren balataları ve yağı değiştirildi. Bu bakımdan üç
gün sonra Tan, bir iş arkadaşıyla birlikte İstanbul’daki Halıcıoğlu
köprüsünden Mecidiyeköy yönüne giderken araba birden bozuldu. Otobanda en
sol şeritte kala kalmışlardı. Sol şeritteki araçlar saatte 100 kilometreden
fazla yapıyorlardı ve ciddi bir kaza tehlikesi vardı. Üçgen flaşörleri bile
yola koymaya çalışırken arkadan gelen bir aracın Tan’a ya da arkadaşına
çarpıp bir yere fırlatması işten değildi. İkisi de üçgen flaşör koymak
yerine sadece bagajı açmaya karar verdiler. Tan, arabaya bakım yapan servisi
aradı, durumu anlattı. Ancak servis yetkilisi bir teşhis koyamadığını, bir
çekici çağırarak aracı servise getirmelerini önerdi. “Ünlü bir dağcıya,
dağda zor durumda kaldınız. Bir çığ düştü ve arkadaşlarınız öldü,
malzemenizi kaybettiniz, kurtulmak için ne yaparsınız? Diye sormuşlar. O da
cevap vermiş: ‘Her Türk’ün yaptığını yaparım: Üç Kul Hüva'llâhü bir El-Ham
okurum.’ ” Bu anekdotu anlatan Tan, arkadaşıyla birlikte, kimseyi aramadan,
arka arkaya marşa basmadan bu duaları okudular. Ardından marşa bastılar ve
araba çalıştı. Artık Allah dualarını kabul ettiği için mi, yoksa biraz zaman
geçerek araba soğuduğu için mi, yoksa ikisi birden mi bilinmez ama araba
çalıştı. Onların tek derdi, kendilerini güvenli bir emniyet şeridine atmaktı
Araba dört beş kilometre kadar gittikten sonra tekrar bozuldu. Ancak artık
arabayı emniyet şeridinde güvenli bir cebe çekmişlerdi. Birlikte kaputu
açtılar.

Tan’ın arkadaşı Halil bir gün sonra ofiste karşılaştıklarında Tan’ın bir
önceki günkü davranışlarına hayran olduğunu söyledi. “Tan, araba bozulup
yolda kaldığımızda hiç kızmadın. ‘Arabanın eski sahibi beni kazıkladı.’
demedin. Arabadan inip arabaya bir tekme atmadın. Arabaya yumruk atmadın.
Servise küfretmedin. ‘Adi herifler arabaya bakım yaptık diyerek bir sürü
paramı aldılar, sonrada deni yolda bıraktılar’ demedin. Servise telefon
açtığında onlara hiç kızarak konuşmadın; sakin bir ses tonuyla konuştun.
Adamlar sana çekici çağırmanı önerdiklerinde ‘Bunu sanki ben düşünemiyorum’
diye onları haşlamadın. ‘Uğursuz herif, sen bindin arabama yolda kaldık’
diye beni suçlamadın. Aküyü bitirircesine defalarca marşa basmadın. Nasıl
yapabildin bunu?” “Bütün bunları yapsaydım araba çalışacak mıydı? Sadece
kendimi yıpratmış olacaktım.” dedi Tan. İsmail Bostancı isimli bir
arkadaşım Dr. Masaru Emoto’nun mikroskobik fotoğraf makinesiyle çektiği su
fotoğraflarından söz etmişti. Emoto, tek bir su kristaliyle ilgili deneyler
yapmış. Tek bir su kristalini almış, “ona senden nefret ediyorum” demiş, su
kristali bulanmış ve çamur gibi olmuş. Aynı su kristaline “seni seviyorum”
demiş, su kristali mükemmel bir kar formuna dönüşmüş. Aynı su kristaline dua
etmiş, su kristali hayran olunacak güzellikte mükemmel bir form almış.
Vücudumuzun %70’inden fazlası su olduğuna göre, kızmak, bağırmak
vücudumuzdaki su kristallerini bozmaktan başka bir işe yaramıyor olsa gerek.
Bir de önceden bir öykü dinlemiştim. Bir çocuk ve babası, bir dağın tepesine
çıkıyor. Baba diyor ki, ‘Evrene ne verirsek, evren bize onu geri verir.’
Oğluna ‘Vadiye seni seviyorum diye bağır.’ diyor, oğlu bağırıyor. Vadiden
yankı geliyor: ‘Seni seviyoooruuum.’ Babası sonra ‘Eşek Herif’ diye bağır
diyor, çocuk da aynen bağırıyor. Vadiden yankı geliyor: ‘Eşek heeeriiif.’
İşte bunları öğrendikten sonra kızmayı, olumsuz enerji yaymayı bıraktım.
Artık gereksiz yere sinirlenmiyorum. Evrenin bana verdiklerimi geri iade
edeceğini bildiğim için ona hep iyi şeyler vermeye çalışıyorum.

Kaputu açtıktan sonra olanları biliyorsun. Nasıl açıklayabiliriz, bir
tamircinin müşterisinin arabasını tamirhaneye dönerken bizim arabamızı fark
etmesini, arabamızı servise ulaştıracak kadar müdahaleyi oldukça makul bir
fiyata yapmasını ve sonra sağ salim servise ulaşmamızı? Bütün bunlar tesadüf
de olabilir. Bizim iyi niyetli yaklaşımlarımızın sonucu da… Ben ( Biz )
ikincisini seçiyorum (seçiyoruz).

 


Su Kristallerini Bozmamak
Melih Arat

Tan, ikinci el yeni bir araba almıştı. Arabayı almadan önce servise götürdü. Servis yetkilisi “Araba temiz, alabilirsiniz” deyince arabayı aldı. Yine de arabayı servise bıraktı ve arabaya bakım yapmalarını istedi. Arabanın bujileri, filtreleri, fren balataları ve yağı değiştirildi. Bu bakımdan üç gün sonra Tan, bir iş arkadaşıyla birlikte İstanbul’daki Halıcıoğlu köprüsünden Mecidiyeköy yönüne giderken araba birden bozuldu. Otobanda en sol şeritte kala kalmışlardı. Sol şeritteki araçlar saatte 100 kilometreden fazla yapıyorlardı ve ciddi bir kaza tehlikesi vardı. Üçgen flaşörleri bile yola koymaya çalışırken arkadan gelen bir aracın Tan’a ya da arkadaşına çarpıp bir yere fırlatması işten değildi. İkisi de üçgen flaşör koymak yerine sadece bagajı açmaya karar verdiler. Tan, arabaya bakım yapan servisi aradı, durumu anlattı. Ancak servis yetkilisi bir teşhis koyamadığını, bir çekici çağırarak aracı servise getirmelerini önerdi. “Ünlü bir dağcıya, dağda zor durumda kaldınız. Bir çığ düştü ve arkadaşlarınız öldü, malzemenizi kaybettiniz, kurtulmak için ne yaparsınız? Diye sormuşlar. O da cevap vermiş: ‘Her Türk’ün yaptığını yaparım: Üç Kul Hüva'llâhü bir El-Ham okurum.’ ” Bu anekdotu anlatan Tan, arkadaşıyla birlikte, kimseyi aramadan, arka arkaya marşa basmadan bu duaları okudular. Ardından marşa bastılar ve araba çalıştı. Artık Allah dualarını kabul ettiği için mi, yoksa biraz zaman geçerek araba soğuduğu için mi, yoksa ikisi birden mi bilinmez ama araba çalıştı. Onların tek derdi, kendilerini güvenli bir emniyet şeridine atmaktı. Araba dört beş kilometre kadar gittikten sonra tekrar bozuldu. Ancak artık arabayı emniyet şeridinde güvenli bir cebe çekmişlerdi. Birlikte kaputu açtılar.
 
Tan’ın arkadaşı Halil bir gün sonra ofiste karşılaştıklarında Tan’ın bir önceki günkü davranışlarına hayran olduğunu söyledi. “Tan, araba bozulup yolda kaldığımızda hiç kızmadın. ‘Arabanın eski sahibi beni kazıkladı.’ demedin. Arabadan inip arabaya bir tekme atmadın. Arabaya yumruk atmadın. Servise küfretmedin. ‘Adi herifler arabaya bakım yaptık diyerek bir sürü paramı aldılar, sonrada deni yolda bıraktılar’ demedin. Servise telefon açtığında onlara hiç kızarak konuşmadın; sakin bir ses tonuyla konuştun. Adamlar sana çekici çağırmanı önerdiklerinde ‘Bunu sanki ben düşünemiyorum’ diye onları haşlamadın. ‘Uğursuz herif, sen bindin arabama yolda kaldık’ diye beni suçlamadın. Aküyü bitirircesine defalarca marşa basmadın. Nasıl yapabildin bunu?” “Bütün bunları yapsaydım araba çalışacak mıydı? Sadece kendimi yıpratmış olacaktım.” dedi Tan.  İsmail Bostancı isimli bir arkadaşım Dr. Masaru Emoto’nun  mikroskobik fotoğraf makinesiyle çektiği su fotoğraflarından söz etmişti. Emoto, tek bir su kristaliyle ilgili deneyler yapmış. Tek bir su kristalini almış, “ona senden nefret ediyorum” demiş, su kristali bulanmış ve çamur gibi olmuş. Aynı su kristaline “seni seviyorum” demiş, su kristali mükemmel bir kar formuna dönüşmüş. Aynı su kristaline dua etmiş, su kristali hayran olunacak güzellikte mükemmel bir form almış. Vücudumuzun %70’inden fazlası su olduğuna göre, kızmak, bağırmak vücudumuzdaki su kristallerini bozmaktan başka bir işe yaramıyor olsa gerek. Bir de önceden bir öykü dinlemiştim. Bir çocuk ve babası, bir dağın tepesine çıkıyor. Baba diyor ki, ‘Evrene ne verirsek, evren bize onu geri verir.’ Oğluna ‘Vadiye seni seviyorum diye bağır.’ diyor, oğlu bağırıyor. Vadiden yankı geliyor: ‘Seni seviyoooruuum.’ Babası sonra ‘Eşek Herif’ diye bağır diyor, çocuk da aynen bağırıyor. Vadiden yankı geliyor: ‘Eşek heeeriiif.’ İşte bunları öğrendikten sonra kızmayı, olumsuz enerji yaymayı bıraktım. Artık gereksiz yere sinirlenmiyorum. Evrenin bana verdiklerimi geri iade edeceğini bildiğim için ona hep iyi şeyler vermeye çalışıyorum.
 
Kaputu açtıktan sonra olanları biliyorsun. Nasıl açıklayabiliriz, bir tamircinin müşterisinin arabasını tamirhaneye dönerken bizim arabamızı fark etmesini, arabamızı servise ulaştıracak kadar müdahaleyi oldukça makul bir fiyata yapmasını ve sonra sağ salim servise ulaşmamızı? Bütün bunlar tesadüf de olabilir. Bizim iyi niyetli yaklaşımlarımızın sonucu da… Ben ( Biz ) ikincisini seçiyorum (seçiyoruz).
 
FREE emoticons for your email! click Here!


____________________________________________________________________________
KlipKlak ile yönetmenlik koltuğuna oturun!

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." group.
To post to this group, send email to KayzerNet@googlegroups.com
To unsubscribe from this group, send email to KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
For more options, visit this group at http://groups.google.com/group/KayzerNet
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık