[KayzerNet] Okumaya Davet - 53
Bismillahirrahmanirrahim,
Selamün aleyküm,
Sevgili kardeşlerim ben Peygamberlerin mirası olan ilmi öğrenmek istiyorum, benimle birlikte ilim öğrenmek isteyen kardeşlerimi okumaya davet ediyorum. Oku (ikra) Allah'ın ( c.c) ilk emridir, ve ilmin yoludur. Kim Alimim diyor sa da hata eder, çünki ilmin, öğrenmenin sınırı yok.
Daha önce ayrı ayrı göndermekte olduğum, günlük e-postalarımı bu e-postamın ekinde dosyalar halinde size sunuyorum, gözünüze çok gelmesin çünkü size göndermeden önce ben okuyorum ve en çok yarım saatimi alıyor, ilim öğrenmek için bu fedakarlığı yapamazsak, malesef cahillik bizim yoldaşımız olur. Cahil olmaktan ve cahillerin şerrinden, zulmünden Allah'a ( c.c) sığınırım.
İLİM KONUSUNDA ÖNEMLİ HADİSLER
"Kim ilim tahsili için yola koyulursa Allah onun için cennete giden yolu kolaylaştırır".
"Alimin, ibadetle meşgul olan, âbid kimseye olan üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir."
"Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmazlar. Peygamberler miras olarak sadece ilim bırakırlar. Kim ilmi elde ederse büyük bir pay ele geçirmiş olur."
"Hiç kuşkusuz ilim öğrenmek farzdır."
Vaktinizi aldığım için hakkınızı helal edin.
Ekte 6 adet dosya mevcut.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
NOT : GÖNDERDİGİM BU, E-POSTA DAN RAZI OLMAYAN ARKADAŞLARIN, BANA BİLDİRMELERİ KAFİDİR, BİR DAHA KENDİLERİNE E-POSTA GÖNDERİLMEYECEKTİR.ALLLAH (c.c) OKUYANDAN DA OKUMAYANDAN DA RAZI OLSUN.
64. Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
"Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık."
Buhârî, Rikak 32
Açıklamalar
Hepimizin bildiği bir gerçektir ki, her insanın dikkatli, daha dikkatli olduğu zamanları bulunduğu gibi, önemli şeyleri bile pek kâle almadığı anları da olur. Ümmetler, milletler de böyledir. Bazı nesiller çok daha titiz ve dikkatli, bazıları da rahat hatta kayıtsız olabilirler. Tabiatıyla bu durum, bazı zararların önemsenmemesi gibi, neticede tehlikeli olabilecek gelişmelere de yol açabilir. İşte hadisimiz, Enes İbni Mâlik hazretlerinin kanaatine göre, tâbiîn neslinin gözünde pek küçük görülen bazı fiillerin Resûlullah zamanında sahâbîler tarafından helâk vesilesi kabul edildiğini, bu ilk iki nesil arasında bazı konularda bu derece yaklaşım ve değerlendirme farkı olduğunu delillendirmektedir. Tabii bu, genel bir gözlemdir. Örnek verilmemiştir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Ashâb-ı kirâm, Allah'a karşı duydukları derin saygıdan dolayı, küçük günahları bile helâk sebebi sayarlardı. Çünkü onlar hatanın küçüklüğünü değil, emrine karşı gelinen Allah'ın büyüklüğünü dikkate alırlardı.
2. Aslında "büyük" olmasına rağmen, zamanla insanlar tarafından önemsenmeyen, "küçük" görülen bazı fiiller olabilir. Bu hal "…Onu önemsiz bir iş sanıyorsunuz. Oysa o, Allah katında büyük (bir günah) tır…" [Nûr sûresi (24), 15] âyetinde de açıklanmış bir gerçektir.
3. Kendini kontrol etme melekesi gelişmiş müslümanlar, hataları değerlendirmede daha titiz ve daha derin bir anlayış sahibidirler.
4. Günahları küçümsemek, Allah saygısının azlığına delildir.
Kaynak : İmam Nevevi "Riyasüz Salihin"
Ayette geçen kürsî tabirinden dolayı bu ismi almıştır.
Kur'an-ı Kerîm'in bütünü içinde ayrı bir fazîleti olan bu ayet hakkında Resulullah'tan bazı hadisler nakledilmiştir.
Muhammed b. İsâ'dan nakledildiğine göre İbnü'l-Aska' şöyle der:
"Adamın biri Hz. Peygamber'e gelip Kur'an'ın en faziletli ayeti hangisidir?' diye sordu.
Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Âllah'u Lâilâhe illâ huve'l-Hayyu'l-Kayyûm... " (Müslim, Müsafirîn, 258; Ebû Dâvûd, el-Huruf ve'l-Kiraa, 35; İbn Hanbel, V, 142).
Başka bir hadiste de: "Kur'an'ın en faziletli ayeti Bakara suresindeki Âyetü'l-Kürsi'dir.Bu ayet bir evde okunduğu zaman Şeytan oradan uzaklaşır. " (Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'an, 2)
Resulullah (s.a.s.) bir defa Ka'b oğlu Ubey'e, ezberinde olan ayetlerden hangisinin daha yüce olduğunu sormuş, Allah ve Resulu daha iyi bilir" cevabını alınca, soruyu tekrar etmiş, bunun üzerine Ubey, bildiği en yüce ayetin "Allahu lâ ilâhe illâhüve'l-Hayyu'l-Kayyûm" olduğunu söylemiştir.
Resulullah ( s.a.s.) aldığı cevaptan memnun olarak Ubey'in göğsüne vurarak Ey Ebû Münzir! İlmin sana kutlu olsun. " buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Vitir,17)
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s .) "Âyetü'l-Kürsî Kur'ân âyetlerinin şahıdır" buyurmuştur. (Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'an, 2)
Bu ayet-i kerîmede Cenâb-ı Allah'ın yüceliği, sıfatları, kâinatta meydana gelen büyük olayların tamamen onun iradesi doğrultusunda vukû bulduğu, onun isteği ve izni olmadan hiç bir kimsenin başkasına şefaat edemeyeceği, O'nun kürsüsü,göklerde ve yerdekilerin ona ait olduğu hakkında bilgi verilmektedir. Meâli şöyledir:
Allah (İbadete en lâyık olandır), Ondan başka ilâh yoktur. Diridir (ezeli ve ebedîdir), Kayyumdur (yaratıkların bütün işlerini düzenleyicidir. Yaratmada, rızık vermede mahlûkâtın yegane sahip ve hâkimi olup her şey onun sayesinde ayakla durur) Onu ne bir uyuklama alır, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur. O'nun izni olmaksızın yanında kim şefaat edebilir? O, (bütün yaratılmışların) önlerindekini (dünyadaki bütün yaptıklarını, açıklaytp gizlediklerini), arkalarındakini (Ahirette olacak Şeyi) bilir. Onun ilminden, kendisinin dilediğinden başka hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun kürsüsü (ilmi) gökleri ve yeri kuşatmıştır. Ve onların (göklerin ve yerin) korunması O'na ağır gelmez. O, çok yüce çok büyüktür. "
Hucurat suresi 13
Sevgili Peygamberimiz, Medine-i münevvereye hicret edeli on yedi ay olmuştu. Şimdiye kadar hep Kudüs-i şerifteki Beyt-i Makdis'e dönerek namazlarını kılarlardı.
Medine Yahudilerle dolu... Onların da kıblesi Kudüs... Bundan Yahudiler kendilerine pay çıkarttılar.
"Ne acaib iştir! Dini bizden ayrı, fakat kıblesi bizim gibi!" sözleri Resulullah efendimize kadar geldi. Bu söylentilerden, kalb-i şerifleri incindi.
Bir gün Cebrail aleyhisselam geldiğinde, ona buyurdular ki: "Ey Cebrail! Allahü teâlânın, yüzümü, Yahudilerin kıblesinden Kabe'ye çevirmesini arzu ediyorum."
Cebrail aleyhisselam da;
"Ben, ancak bir kulum. Bunu, Allahü teâlâdan niyaz et!" diye cevap verdi.
Bundan sonra Bekara suresinin 144. ayet-i kerimesi nazil oldu. Buyuruldu ki:
"(Ey Habibim! Vahyin gelmesi için) yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu muhakkak görüyoruz. Bunun için, biz seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi yüzünü Mescid-i Haram tarafına (Kabe'ye) döndür. (Ey mü'minler!) Siz de, her nerede olursanız yüzünüzü namazlarda o tarafa çeviriniz. Şüphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bu kıble çevrilişinin, Rableri tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Allahü teâlâ ise, onların yapacaklarından gafil değildir."
Bir gün Ümmü Bişr'in evinde yemekten sonra öğle namazı kılınıyor... Allahın Resulü önde, arkalarında kendilerinden geçmiş vecde dalmış saf saf Sahabiler...
Namazın henüz iki rekatı kılınmıştı... Bütün insanlığın imamı 3. Rek'at için ayağa kalktılar. Fakat, o esnada gelen emirle Resulullah namaz içinde ağır ağır istikamet değiştirip,kabe istikametine durdular.
Bu değişiklik her tarafta duyuldu. Karalamak için bahane arayan Yahudiler ve onun gerisinde saklı münafıklar hemen ortaya atıldılar:
- Önce bir yöne sonra başka yöne, bu ne demek? Ve devam ettiler:
"Eğer bizim kıblemizde kalsaydı, kitaplarımızda geleceği haber verilen peygamber O'dur derdik"
Bu söze kendileri de aslında inanmıyorlardı. Maksatları zihinleri karıştırmaktı... Pek ala onlar da biliyordu ki, Resulullah kitaplarında bildirilen Peygamberdi. Fakat kabul etmediler. Çünkü kendilerinden değildi... Bunu hazmedemediler.
Namazdan sonra Eshabı kiramdan bazıları sordu:
- Ey Allahın Resulü! Ya bizim bu zamana kadar kıldığımız namazlar ne olacak?
Cevap ayet-i kerimeymle geldi:
"Allah sizin imanınızı zayi etmez!"
Bu namazın kılındığı mescide Mescid-i kıbleteyn, yani "iki kıbleli mescid" ismi verildi. Resulullah efendimiz, Kuba'ya da gidip, ilk yapılan mescidin mihrabını mübarek elleriyle yeniden yaptı ve mescidin duvarlarını değiştirdi.
ALLAH (C.C) VE RESULU MUHAMMED (S.A.V) İÇİN AYIRIRMISINIZ !!!
Alt kısımdaki açıklamayı okuyunuz.(Kendi sözümü Kuran'ın önüne geçirmek istemedim.)
A'RAF SÜRESİ TOPAM 206 AYET ( BU GÖNDERİDE 201 – 205 AYETLER)
Kovulmuş Şeytanın şerrinden Allah'a (c.c) Sıgınırım
Bismillahirrahmanirrahim, Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.
201 Yollarını kitap ve Allah vasıtasıyla bulanlar var ya onlara şeytandan bir kışkırtma dokunduğunda, O' nu hatırlayıp akıllarını başlarına toplarlar da, olup biteni açık bir biçimde kavramaya başlarlar.
202 Kendi inançsız kardeşleri, onları sapıklığa sürüklemek isteseler bile. Sonra doğru olan neyse, onu yapmaktan geri kalmazlar.
203 Ve sen ey peygamber! Bir ayet getirmediğin veya bir mucize göstermediğin zaman. "Onu şurdan burdan toplayıp derleseydin ya" derler. De ki: "Ben sadece Rabbim tarafından bana vahyolunan her ne ise, ona uyarım. Bu vahiy, inanmak isteyen bir toplum için, Rabbinizin katından bahşedilmiş bir kavrama yöntemi, bir yol gösterici ve bir rahmettir."
204 Bunun için Kur'ân okunduğu zaman, O'na kulak verin, sesinizi kesip dinleyin ki size rahmet edilsin.
205 Ve sen ey peygamber! Alçak gönüllülükle, korku ve duyarlılık içinde, sesini yükseltmeden, sabah akşam Rabbini an ve sakın umursamaz kimselerden olma.
Devam edecek/... kaynak Abdullah PARLAYAN "ÖZLÜ TEFSİR" kitabı
--
"Mezardakilerin Pişman Olduğu Şeyler için, Dünyadakiler Birbirini Yiyor."
İmam-ı Gazali (Rh.Aleyh)
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." group.
To post to this group, send email to KayzerNet@googlegroups.com
To unsubscribe from this group, send email to KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
For more options, visit this group at http://groups.google.com/group/KayzerNet
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home