utunun kapagini... Hayatin anlamini ariyorum. Ve gece içinde yagmur olmasa, hani söyle rüzgar odalarimin perdelerini havalandirmasa ve karanlik bir hayalet gibi ortalikta zamana karsi aglamasa anlayacagim. Ayrilik birbasina yalnizligi anlatiyor bana. Dinliyorum. Hani bir nokta bulur insan dalip gittigi yerde. O nokta ona konusuyormus gibi gelir. O anlatir sen hep ona bakarsin. Aklina takilmayan jenerik yoktur. Bir ucu yanik teknoloji mektuplarinin son duragidir ayrilik. Düsünürüm de hep ayni yerde durur. Biten her cümlenin en sonunda. Biri baslar biri biter. Ýçimden ne kuslar göçer oysa. Mevsimi darmadagin eden yaz gecelerinin terasta oturdugum ve yildizlarina karistigim cümleleridir ayrilik bana. Hüzün anlamsizdir oysa ki. Hep beklersin hayatinda birseyleri. Sanki o çok uzaklardan yollari katlayip sana gelecekmis gibi tatli bir tebessümle imzalar gözlerini. Her gece ayni yerde oturup seyrederim gecenin isiklarini. Ayrilmak, bitip gitmek midir acaba? Yitip yok olmak mi? Her gece perdelerimi uçuran rüzgar yoktur oysa. Oysa sabah yine ayni sabah, aksam yine ayni aksam. Kaldirimlarda kilometre tasina vurulan bedenimin katettigi yolculuklara alismasi gibi birsey bu. Alismak en zorudur düsündügüm. Alisirsin, kaptirir gidersin kendini yelkenlerine martilar konan teknelerin hizinda hayata. Dalgalari asip siginacak bir liman bulduysan sana umut vardir, ayriligi unutmaktan yana. Zaman ister bu. Sadece yasabilecegine emin olmak istedigin masum bir zaman. Ýlerisini hayal etmek istedigin ve paylasilmak kavramina kendini adapte edebildigin bir zaman. Psiko dengelerin alt alta, üst üste siralanip her yüzün kendisine ait olan odalarinda uykusuzluktur ayrilik. Bana öyle gelir ve dengelerin yarisi baslar, ne gece ne sabah dinlemeden. Yüregim aciya çoktan alismistir oysa. Aliskanlik zor dedirten ayriligin son noktasindadir. Bakar durur gözlerinin içine ama sen anlayamazsin. Kimse anlamak zorunda degil beni diye düsünürüm bende çogu zaman. Hem anlasa ne olur, anlamasa ne olur. Okusa da okumasa da unutulur gider insanin içinde o kendisini kabul ettirmek isteyen zamanin kabul edilemez dürtüsü. Bagirirsin ya belki duyan olur. Duysa ne olur onu da bana söyle. Kaç karis büyürsün bu hayata? Kaç karis mezarin olur? Hersey gözlerimin önünde iste. Duvarlarin yalnizligi, isiklarin anlamsizligi, karamsarligin yüregine saplanan bir biçak gibi yalpalayip duruyorum kendi cümlelerimin içinde. Bu kadar karamsar olma demek, hayat devam ediyor diyebilmek yarina sen de kimsin demekten baska birsey degildir oysa. Anlayan varsa cümlelerin basina geçsin. Ayrildim demek zor ve bir o kadar ayriliyorum, bitiriyorum demek. Bunu baslarken düsünmek ya da düsünememek daha zor aslinda. Bakiyorum da nelerle ugrasiyorum ben. Dünya almýs basini gitmis, yer yerinden oynuyor bense hala askin aglarina takilmis bir sevda kusunu oynuyorum. Yaþamak nedir hadi anlatin kendinize. Cümlelerin ardina siginarak aglayin hayata. Seviyorum deyin, yarin nefret edin. Bugün yasiyorum deyin, yarin yasamaktan biktim deyin. Ne derseniz deyin ben de anlarim sizi. Kendimi anlamadigim kadar. Siirlerde yazilarda kuralsizligi yükleyin sirtiniza çikin yollara bakalim. Hep ayri bir yüzde ayisigi, hep ayni yüzde ayriligi tadacaksiniz. Yasadikça bu korkunun içine sürüklenip aciyi ellerinden tutacaksiniz. Mutlaka vardir bir yerlerde, herhangi bir cümle arkasinda, alalade bir kelimenin kimsenin farkina bile varamadigi baslangicinda. | | | | | Kocaman bir firça ve bin renk koydum kutuya bir cennet resmi yapip içine gir diye... Düsler serpistirdim gizlice, düs kurmayi unutma diye. Bir tanede elma sekeri yerlestirdim, içindeki çocugu yeniden tadabil diye... Günesin batisini, billur suyun sesini, kirmiziyi gelinciklerin safligini, taze ekmegin kokusunu ve bir gülümsemenin sicakligini da sigdirdim. Ruhlarimiz aç kalmasin diye... Kutuya biraz da sevecenlik koydum, güçlü ol diye, çünkü acimasiz olan güçsüzdür. Beyaz bir güvercin uçup kendi kondu kutuya, barisi ve özgürlügü sunmak için.... Bir buket sevgi, bir yudum ask ve yarim bir elma da koymadan edemedim. Paylasmayi animsayalim diye... Sevdiklerimize onlari sevdigimizi söylemek için yarini beklemeyelim. Hemen simdi bunu yapalim diye... Içtenligi, umudu neseyi, bagislayiciligi, özgüveni ve açik yürekliligi unutmadim, "Ben" in disina çikip bize ulasabilelim diye... Son olarak da bir kart ilistirdim kutuya bak bu kartta neler yaziyor. Bu kutunun kapagini her kaldirisinda yasamla ilgili yepyeni seyler kesfedeceksin. Yasamak için yarini bekleme, al yasami kollarinin arasina ve simsiki saril yasamdan yalnizca almak yerine ona bir seyler ver. Kisacasi bütünüyle "Insan" ol. Unutma (!) yasam dokumasi henüz tamamlanmamis, olaganüstü güzellikte bir duvar halisidir ve svana ait olan boslugu yalniz sen doldurabilirsin. Kimseyi kirmamak ve üzmemek sartiyla istedigin her seyi dene :) bir gün sonsuzlugun bulutlarina oturdugunda ne aklin kalsin ne de kirik bir yürek :)
|
|
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/KayzerNet adresinde bu
grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home