sg

Perşembe, Ekim 12, 2006

[Kayzer.Net] 5 Ders




> >>>>  > >>*BEŞ  ÖNEMLİ  DERS*
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Birinci Ders:
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı.
Ben
> >>>>okulun en iyi
> >>>> > > >>ögrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan
geldim
> >>>>ve orada
> >>>> > > >>çakıldım kaldım.  Son soru söyleydi :
> >>>> > > >>"Hergün okulu temizleyen hademe  kadının ilk adı nedır ?" Bu her halde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri
sılerken,
> >>>>hemen
> >>>> > > >>hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı.
> >>>>50'lerinde falan
> >>>> > > >>olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki ! Son soruyu
yanıtsız
> >>>>bırakıp
> >>>> > > >>kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun
test
> >>>> > >
> >>>> >>sonuclarına dahil olup olmadığını sordu.
> >>>> > > >>"Tabii, dahil" dedi, Hocamız...
> >>>> > > >>"İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi
> >>>>birbirinden
> >>>> > > >>farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak
eden
> >>>>insanlar
> >>>> > > >>bunlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz
gerekse
> >>>>bile..."
> >>>> > > >>Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi.
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>İkinci  Ders :
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun
kenarında
> >>>>duran bir
> >>>> > > >>zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura
rağmen,
> >>>> > > >>bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye
> >>>>çalışıyordu. geçen
> >>>> > >
> >>>> >>her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60'lı yıllarda  bir
> >>>>beyazın bir
> >>>> > > >>zenciye, hem de Alabama'da, yardıma kalkışması pek  olağan
> >>>>şeylerden
> >>>> > > >>değildi.  Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına
bıraktım.
> >>>> > > >>Ayrılırken ille de adresimi istedi, verdim.  Bir hafta
sonra,
> >>>>kapım
> >>>> > > >>çalındı. Muazzam bir konsol televizyon
> >>>> > > >>indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda... "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O
korkunç
> >>>>yağmur
> >>>> > > >>sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti.
Kendime
> >>>>güvenimi
> >>>> > > >>yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde
ölmekte
> >>>>olan
> >>>> > > >>kocamın yatağının baş ucuna zamanında  ulaşmayı başardım.
> >>>>Biraz sonra son
> >>>> > > >>nefesini verdi. Tanrı bana  yardım eden sizi ve başkalarına
> >>>>karşılık
> >>>> > > >>beklemeksizin yardım eden  herkesi kutsasın...
> >>>> > > >>En İyi Dileklerimle,
> >>>> > > >>Bayan Nat King Cole."
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Üçüncü Ders :
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında
bir
> >>>>çocuk
> >>>> > > >>pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu: "Çikolatalı pasta kaç para ?"
> >>>> > > >>"50 Cent."
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: "Peki, Dondurma Ne Kadar ?"
> >>>> > >
> >>>> >>"35 Cent." dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla
müşteri
> >>>>vardı
> >>>> > > >>ve kız hepsine tek başına  koşuşturuyordu. Bu çocukla daha
ne
> >>>>kadar vakit
> >>>> > > >>geçirebilirdi ki...
> >>>> > > >>Çocuk parasını bir daha saydı ve
> >>>> > > >>"Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?" dedi.
> >>>> > > >>Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya
> >>>>ödedi. Garson
> >>>> > > >>kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu,
birden.
> >>>>Masayı
> >>>> > > >>sanki akan gözyaşları temizleyecekti. Boş dondurma
tabağının
> >>>>yanında
> >>>> > > >>çocuğun bıraktığı 15 Cent'lik bahşiş duruyordu..
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Dördüncü  Ders :
> >>>> > > >>
> >>>> > >
> >>>> >>Yolumuzdaki Engeller...
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine
kocaman
bir
> >>>>kaya
> >>>> > > >>koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler
olacak
> >>>>diye
> >>>> > > >>gözlüyor...  Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü
kervancıları,
> >>>>saray
> >>>> > > >>görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar.
Hepsi
> >>>>kayanın
> >>>> > > >>etrafından dolasıp saraya girdiler. Pek çogu kralı yüksek
sesle
> >>>>eleştirdi.
> >>>> > > >>Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz
tutamıyordu.
> >>>> > > >>Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze
getiriyordu.
> >>>>Sırtındaki
> >>>> > > >>küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına
sıkına
> >>>>itmeye
> >>>> > > >>başladı. Kan ter içinde kaldı ama, sonunda, kayayı da yolun
> >>>>kenarına
> >>>> > > >>çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak  üzereydi ki,
kayanın
> >>>>eski
> >>>> > > >>yerinde bir kesenin durduğunu gördü.
> >>>> > > >>Açtı... Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı
içinde...
> >>>> > > >>"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." diyordu
kral.
> >>>> > > >>Köylü, bügün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders
> >>>>almıştı. "Her
> >>>> > > >>engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir
fırsattır."
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Beşinci  Ders :
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Önemli Olan Vermektir..
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız
getirdiler.
> >>>>Tek yaşam
> >>>> > > >>şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük
oğlan
> >>>>aynı
> >>>> > >
> >>>> >>hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o
hastalığın
> >>>> > > >>mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu. Doktor durumu
beş
> >>>>yaşındaki
> >>>> > > >>oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu.
Küçük
> >>>>çocuk bir
> >>>> > > >>an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve
> >>>> > > >>"Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi.
> >>>> > > >>Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içcine bakıyor
ve
> >>>>gülümsüyordu.
> >>>> > > >>Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama
küçük
> >>>>çocuğun yüzü
> >>>> > > >>de giderek soluyordu...
> >>>> > > >>Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu : "Hemen mi öleceğim ?"
> >>>> > > >>Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu.
> >>>> >
> >>>> > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>Gönderenin Notu :
> >>>> > > >>
> >>>> > > >>İçinizden gelmiyorsa, bu e-postayı 5-10 veya daha fazla
kişiye
> >>>> > > >>göndermeyin. Hiç kimseye göndermezseniz de bir şey olmaz
zaten.
> >>>>Eğer
> >>>> > > >>burada anlatılanlar sizi hiç bir şekilde etkilemediyse
zaten
> >>>>içinizdeki
> >>>> > > >>bazı duyguları kaybetmişsiniz demektir.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık