sg

Pazar, Ekim 01, 2006

[Kayzer.Net] ===ALINTI BİR HİKAYE ====











Şişli, İstanbul'un en güzel  değil ama en karmaşık semtlerinden biridir. Lüksün, zenginliğin, fakirliğin,  bir arada olduğu bir semt. asfalt yollar,toprak yollar, lüks apartmanlar gecekondular hepsi iç içe arkadaş.

Canan Şişli'nin gecekondu semtlerinden birinde oturuyordu. Annesi senelerce Nişantaşında ermeni bir bayanın yanında çalışıyordu. Hem evişlerini yapıyor hem de kadının yaşlı annesine bakıyordu. Bu sayede kızının ve kendinin geçimini sağlıyordu Çünkü kocasından ayrıydı. Canan beş yaşındayken ayrılmışlardı. O gün bugündür Canan babasını ya bir kere ya da iki kere görmüştü. Aradan altısene geçmişti.

Canan ilkokul beşinci sınıfta okuyordu. Fakir çocuklara yardım derneğinden bir takım insanlar ellerinde bir sürü kıyafetle okula gelmişlerdi. Maksatları kimsesiz fakir çocuklara yardım etmekti Öğretmenleri isim verirken, Canan'ın da babası ayrı diye onu da yazdırmıştı. Sırayla çocukları çağırıyorlar,uygunkıyafeti giydirip gönderiyorlardı.Çocukar sevinçle sınıflarına dönüyor, saatlerce üzerlerindeki kıyafetlere bakıyorlardı. Sıra Canan'a gelmişti. Canan çağırılınca çok şaşırdı. Şaşkınlıkla o insanların yanına gitti. Ona uygun bir yağmurkluk vardı. Onu giydirdiler. Fakat Canan giyinmesiyle çıkarması bir oldu. Sadece avaz avaz bağırıyordu. Ben fakirdeğilim. Benim annem var. Annem bana ne istiyorsam alabiliyor. Asla ben bunu giymem. Öğretmeni Canan'ı zor sakinleştirdi. Canan akşam eve geldiğinde sadece annesine, anne biz fakirdeğiliz değil mi, diye defalarca sordu.

Oysa ki kendisi de farkındaydı durumlarının. Ama o vazgeçemediği gururu yokmuydu. Asla vazgeçemiyordu. İlkokulu bitirince, annesi Canan'ı daha iyi okullarda okusun diye, semtlerinde bulunan orta okula değil de Şişli'nin merkezinde bulunan başka bir okula yazdırdı. Kızının daha iyi çevrelerde yetişmesini istiyordu. Okul eve bayağı uzaktı. Cananhergün o yolu yürüyordu.Ama halinden çok memnundu. Şişli'nin o cafcaflı mağazalarının önünden geçerken hep kendini seyrediyordu. Büyüdükçe daha da bir alımlı olmaya başlamıştı hani.. Otraokulu başarı ile bitirdi. Fakirliğin verdiği acıyla derslerine daha bir hırslı sarılmıştı. Okuması gerektiğini çok iyi biliyordu. Annesinin ve kendi hayatının değişmesi için kendisinin okumak konusunda çok fedakarlık yapması lazımdı.

Şişli Lisesinde yeni okul hayatına atıldı. Artık liseliydi. Büyümüştü. Genç kızlığa adım atmıştı. Okulunda çoğunlukla zengin çocukları vardı. Hem de kalbur üstü insanlar. Herkes birbirini eve davet ediyor. Partiler veriliyor, ama Canan hep uzak kalıyordu bu olaylara. Hangi eve davet edecekti arkadaşlarını. İki odalı gecekondularından başka hiç bir şeyleri yoktu. Aklı erdikçe daha da hırçınlaşmaya başlamıştı. Arkadaşları güzel kıyafetler giydikçe annesini sıkıştırıyordu. Bana yeni ayakkabı al,çantam eskidi,eteğim yok... Zavallı annesi de kızım idare et. Bak lisedesin artık, masrafların çoğaldı, ancak başa çıkabiliyorum. Ayakkabılarını tamir ettirelim, biraz daha idare edebilirsin...Canan şiddetle bağırmaya başlıyor, bana ne istiyorum işte, sende beni o zenginlerin bulunduğu okula vermeseydin.... Annesinin başından kaynar sular akmaya başlıyor.Kızım hata mı ettim. İyi okullarda oku, üniversiteye gir diye yaptım...Nafile hiç bir şey Canan'ı durduramıyordu. Annesine karşı kıskançlığından dolayı yeterli sevgiyi gösteremiyor, onu hepkırıyordu. Okula gelmesini asla istemezdi.Ya arkadaşları annesinin garip halini görseydi  ne yapardı...Bu düşünceler hep beynini kemiriyordu...

Okulda bir tek Neslihan'la samimi Canan.. Neslihan'da Şişli en güzel semtlerinden birinde Günaydın aparmanında oturuyor. Neslihan'ın annesi kendisini doğuruken yaşamını yitirmiştir. Neslihan hep özel dadılarla büyümüş, babası da bir daha asla evlenmemişti.Durumları çok iyidir.Farkettirmese de Canan Neslihan'ı için için kıskanıyor. Yaşantısını kıyafetlerini hatta yediği yemekleri bile...Ama Neslihan Canan'ın durumunu bildiği için ona aradaki bu uçurumu hissettimemeye çalışıyor.

O gün anneler günüydü. Sınıfta herkes annesine ne hediye aldığını ballandıra ballandıra anlatıyor, Canan sa bir köşede olanlarıseyrediyordu. Cebinde annesine ancakçiçek alabilecek kadar parası vardı. Oysa arkadaşları annelerine yüzükler, ayakkabılar almıştı. Böyle somurtkan otururken,yanına Neslihan geldi, ne olduğunu sordu. Canan da arkadaşlarını anlattı. Neslihan buruk bir gülümsemeyle, Canan ne mutlu sana ki yanağına bir öpücük kondurarak mutlu olabilecek bir annen var. Ne mutlu sana ki öpüp koklayabileceğin kucağında yatabileceğin bir annen var. Hiç düşündün mü geceleri hiç tanımadığım halde rüyalarıma giren annemin elinden tutabilmek için erkenden uyuduğumu...Onun kokusunu hiç bilmediğim halde derin nefes alarak kokusunu hayal ettiğimi...Bir gün cennette kavuşamak hayaliyleyaşama sarıldığımı... Bak bir sürü servetin tek varisiyim. Her istediğim alınıyor, okula özel arabayla geliyorum, cebimde ummadığın kadar param var, bu parayla anneme belki de pırlanta bir yüzük alabilirdim. Karşısına geçip anneler günün kutlu olsun diyebilirdim. Ama ona sadece çiçek alabiliyorum. Onu da mezarına götürebilmek için..İnanırmısın bütün bu zenginliğim olmasay dı da ben de şimdi evegidince senin gibi öpebileceğim bir annem olsaydı. Hadi gel çiçeklerimizi alalım  ikimizde annelerimize gidelim..........

Canan farkında olmadan gözlerinden akan yaşları silmeye çalışıyor, bir yandan da annesini ne kadarda çok sevdiğini, onu bu zamana kadar bitmek bilmeyen istekleriyle ne kadar da üzdüğünü düşünüyordu. Evet bugün annesinin günüydü. Hemen bir demet çiçek alarak eve koştu. Annesi gelmeden evi topladı süpürdü, temizledi. Becerebildiği kadar da yemek yapıp, sofrayı kurarak annesini bekledi....Beklerken uyuya kalmıştı...

Gözlerini açtığında, kapıyı yumruklarcasına birileri vuruyordu. Kalktı gitti, karşısında iki polis duruyordu.. Canan Aydın sizmisinizdiye sordu.. O da kısık bir sesle evet benim diyebildi sadece.. Polis anneniz ağıryaralndı,şu an hastanede sizi götürmeye geldim.Canan adeta söylenenleri duymuyordu..Hastaneye nasıl gittiğinin farkında bile değildi. Odaya girdiğinde annesi yatakta boylu boyunca yatmış, üzerine de başından aşağıbeyaz  bir çarşaf örtülmüştü.

Canan'ın çığlığı hastanenin koridorlarında yankılanıyordu.Olamaz, benim annem ölemez, ben ona daha doyamadım, elini öpemedim kokusunu alamadım. Kalk annem yalan söyleme bana, şaka yapma, ölmediğini   söyle.....Artık çok geçti...Canan'ın duygularını açıklaması artık fayda etmezdi..

Sevdiklerimize söylemek isteyip de bir türlü söylemeyi beceremediğimiz sözler için geç kalmayalım. Her şey zamanında güzeldir. Şu an ki yaptıklarımızdan ileride asla pişman olmayalım...Sevelim sevilelim.......Belki bu sevgi için çok uzun ömrümüz olmayabilir...........

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/KayzerNet adresinde bu
grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık