sg

Pazar, Ekim 22, 2006

[Kayzer.Net] merhaba nın tadı...

Toprak temizdi.
Gökyüzü ve hava temizdi. Bize sundukları da. Biz de temizdik.
Pazardan peynir almak risk değil, sokak satıcıları dosttu. Onlarla
selamlaşıyorduk.
Merhabanın hatırı vardı.
Hijyen, kalite ve garantinin belgesi işte bu merhaba idi. Sütçümüz,
yoğurtçumuz, sebzecimiz vardı. Hal hatır sorduğumuz, hangi zeytinden
hoşlandığımızı bilen, iyi peynirden bizi haberdar eden bakkalımız vardı.
Şimdi. Şimdi potansiyel tehlike olarak görüldüğümüz ve üstümüz arandıktan
sonra girdiğimiz süper marketlerin on binlerce çeşidinin arasında
"merhaba"dan mahrum alış veriş yapıyoruz.
Labirentin içinde raflarda şekiller, mesajlar ve imajlar var.
Reklamlar bizi zaten kodlamıştır önceden; algılıyor ve alıyoruz. İsminin
başında hiper, süper ve mega gibi sıfatların bulunduğu mağazalarda, oraya ne
kadar çok giderseniz gidin, güvenlik görevlileri, reyon sorumluları ve
kasiyerlerle muhabbet kuramazsınız. Market arabalarıdır orada size en çok
tanıdık gelen.
İnsan bazen laf atmak ister "işler nasıl gidiyor" veya "hayırdır bugün sol
ön tekerin gıcırdıyor" diye. İnsanın hayatında kalabalıklar çoğaldıkça,
yalnızlıklar da çoğalıyor. Bakkalların gidişiyle, sokakların ruhu da gitti.
Ve lezzetler de gitti. Yılın on iki ayı muhteşem görüntüsüyle arzı endam
eyleyen sanal domatesler gibi. Domates mevsimini kaybettiği günden beri, çok
şeyi kaybettik. Halbuki domates önemlidir. Mevsimi bittiğinde gidişine
üzülmek, yokluğunda özlemek zamanı geldiğinde kavuşmaya sevinmek çok
önemlidir. Kokusu çok önemlidir. Yöresi ve lezzeti de. Her yöre bir başka
domates, bir başka domates lezzeti demektir. Artık yörenin adı; sera.
Sadece domates mi? Ekmek mesela. Ekmek, ekmek gibi kokmuyor. "Bir dilim
ekmek" anlamını yitirdi. Ekmeği kesemiyorsunuz. Gerçek bir dilim gibi bir
dilim çıkmıyor. Vitaminlerle şişirilmiş, kuş gibi hafif ve lezzetsiz.
Çay mesela. Çay, çay gibi kokmuyor. Seylanla Türk çayını, tomurcukla çay
çiçeğini karıştırarak formüller üretiyor ve telef oluyoruz.
Evet. Şimdi, brokoliyle tanıştık, dört mevsim domatesle ve daha neler neler.
İmkanlar arttı, çeşitler arttı. Şimdi herşey her zaman var. Ama bu
hengamenin, bu hayat düzeninin neticesi hamburgerle başbaşa kalışımızdır.
Şimdi herşey, her zaman var ve her şey kıymetsiz.
Bir süper marketten alışveriş yapmaya çalışmak, sevdiğiniz birini
bulamayınca telesekretere not bırakmak gibi aslında. İkisinde de muhatabınız
yok, içinizden konuşursunuz; sizi duyan olmaz.
Bu çağın cilvesi herhalde. Kalabalıkların içinde yalnızlığı yaşamak ve
bundan keyif almaya çalışmak. Ama vakumlu, dondurulmuş, hijyenik ve ambalajı
güzel hayatımızda eksik bir şeyler var. Önemli bir şeyler.
Domatesin tadı gibi. Merhabanın hatırı gibi...

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık