[Kayzer.Net] ÇOKLUĞUN YALIN HALİNDEN UZAKTA...
Kimse kimseye güvenmiyor aslında. Ve kimsenin kimseye güvenmesi için de pratik bir neden
yok ortada!
Çok değil kalabalığız. Yalın değil çıplağız. Çokluğun yalın halinden epeyce uzaktayız.
Ellerimiz kirli. Ellerimizi altına tuttuğumuz sular kirli. Ellerimizi yıkamak isterken
kirletiyoruz en çok.
Dışımızın karanlığından içimiz sıkılıyor. Ama aynı içimiz, hiç sıkılmıyor içimizin
karanlığından.
Birşeyleri anlatamıyorsak, bu daha çok, o şeyleri anlamak istemediğimizden oluyor.
Anlamlı olana ulaşmak için konuşmuyoruz çoğu zaman. Hayatın ağır katarını itelemek sadece
derdimiz.
Aynalara ihtiyacımız kalmadı. Çünkü baktığımız bütün yüzler, bir anlamda bizim yüzümüz.
Çocuklarımıza sinirleniyoruz. Çünkü onlar cesaretle konuşmayı sürdürdükçe, bizim
yaşamazlığımız gizlenemez hale geliyor.
Ölümden neden korktuğumuzu açıklayacak birçok neden bulabiliyoruz. Ama hayatı neden bu
kadar tutkuyla sevdiğimizin bir açıklaması yok.
Ne zaman bir suç yüksek sesle dile getirilse, bağırarak masum olduğumuzu söylüyoruz. Oysa
masumiyet bir fısıltıdır.
Başardığımızı düşündüğümüz şeylerin çetelesini başkaları ile birlikteyken ayrı, kendi
başımızayken ayrı tutuyoruz. İkinci çetele hep daha uzun oluyor.
Kime sorsanız dünyadan umudu kesmiş durumda. Peki neden kimse aynı kesinlikle kendinden
umudu kesmiyor?
Pisliğin giyecek tek bir elbisesi olduğuna inanmak istiyoruz. Çünkü bu varsayım, pisliğin
başka kılıklarda yanımıza yaklaşmasını mümkün kılıyor.
Herşeyi en kısa zamanda unutmak ümidiyle öğreniyoruz. Herşeyi unutulur ümidiyle söylüyoruz.
Seslendirilmemiş bir hafızasızlık andı içmişiz aramızda.
Ortaya bir şey koyamayacağımızı bildiğimizden yarını hiç konuşmuyoruz. Hem yarını konuşsak,
bugünü de konuşmamız gerekecek.
En karmaşık hesapları bile çözebilecek kadar ilerlettik matematik ilmindeki
performansımızı. Ama ruhlarımızdaki hesap ve pazarlıkları göremiyoruz yine de.
Kimse kimseye güvenmiyor aslında. Ve kimsenin kimseye güvenmesi için de pratik bir neden
yok ortada!
Hatır sormalar gündelik olağan tekerlemeler olarak çıkıyor ağızlardan. Biri sıradışı bir
cevap verdiğinde, herkesin canı sıkılıyor bu cevaba.
Sevgilerin kalıplara dökülmüş o kadar çok hazır cümlesi sürüldü ki piyasaya, kimse kendi
sevgisinin sözcüklerini aramaya ihtiyaç duyamıyor.
Uzun sürmüş bağlılıkların varlığı, neredeyse sadece seçeneksizliklerle açıklanabiliyor
artık. Oysa asıl seçeneksizlik, hiçbir şeye bağlanamamaktır.
Gerçekte kimsenin günlerini renklendirecek parlaklıkta bir fikri yok. Bu yüzden sıradan
fikirlere parlaklık kılıfı geçiriliyor mecburen.
Erdemi, erdemsiz ortamlara yakıştırarak kaldırdık tedavülden. Şimdi kendimizi erdemsiz
ortamlara yakıştırmakta bir sakınca görmüyoruz bu yüzden.
Mağdur değil mağlubuz. Doğru değil yanlışız. Gerçeğin yalın halinden epeyce uzaktayız.
GÖKHAN ÖZCAN
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home