[Kayzer.Net] sığınılacak Limanlar..
Bazen sıradan yaşamlarımızda olmadık telaşlarla karşılaşır, olmadık
insanlara gereksiz kızgınlıklar hisseder ve sadece kendimizi yıpratırız.
Bazen, aslında hiç de ummadığımız, hiç düşlemediğimiz sahte oyunlarda rol
aldığımızı görür, kendimize sitem eder dururuz akıp giden zaman boyunca.
Bazen yalnızlığımıza ağlar, ağlarken sadece aynalarla paylaşırız o hiç
kimsenin duymadığı yüreğimizin sessiz yakarışlarını.
insanlara gereksiz kızgınlıklar hisseder ve sadece kendimizi yıpratırız.
Bazen, aslında hiç de ummadığımız, hiç düşlemediğimiz sahte oyunlarda rol
aldığımızı görür, kendimize sitem eder dururuz akıp giden zaman boyunca.
Bazen yalnızlığımıza ağlar, ağlarken sadece aynalarla paylaşırız o hiç
kimsenin duymadığı yüreğimizin sessiz yakarışlarını.
Hüzün çöker üzerimize. Hani durup dururken ağlamak ister ya insan, işte
öyle. Çocukluğumuza dönmek isteriz. Şımarık, sorunsuz ve sorumsuz
yıllarımıza. Kardan adam yapmayı isteriz lapa lapa yağan karın altında.
Yağmurda çamurlara basarak koşmak, bir ağacın altına sığınmak sonra.
Çocukluğumuza dönmek isteriz. Çelik çomak oynadığımız zamanlarımıza.
Sorunsuz, sorumsuz zamanlara. Sokak kavgalarında elimiz yüzümüz kir pas
içinde, annemizden yediğimiz azara aldırış etmeksizin kirli ayaklarımızla
mutfaktan reçelli ekmek aşırdığımız zamanlara. Çabucak büyümek istediğimiz
zamanlarımıza. Ağladığımızda kimsenin bizi kınamadığı zamanlara. Sadece
basit yalanlarla, ama çok küçük yalanlarla kandırdığımızı sandığımız
sevdiklerimizin, aslında bizi kandırıp oyaladıkları yıllara. Utanmadan
ağladığımız, ağladığımızda teselli edildiğimiz ve gözyaşımızı sildirdiğimiz
o sıcacık yıllara.
öyle. Çocukluğumuza dönmek isteriz. Şımarık, sorunsuz ve sorumsuz
yıllarımıza. Kardan adam yapmayı isteriz lapa lapa yağan karın altında.
Yağmurda çamurlara basarak koşmak, bir ağacın altına sığınmak sonra.
Çocukluğumuza dönmek isteriz. Çelik çomak oynadığımız zamanlarımıza.
Sorunsuz, sorumsuz zamanlara. Sokak kavgalarında elimiz yüzümüz kir pas
içinde, annemizden yediğimiz azara aldırış etmeksizin kirli ayaklarımızla
mutfaktan reçelli ekmek aşırdığımız zamanlara. Çabucak büyümek istediğimiz
zamanlarımıza. Ağladığımızda kimsenin bizi kınamadığı zamanlara. Sadece
basit yalanlarla, ama çok küçük yalanlarla kandırdığımızı sandığımız
sevdiklerimizin, aslında bizi kandırıp oyaladıkları yıllara. Utanmadan
ağladığımız, ağladığımızda teselli edildiğimiz ve gözyaşımızı sildirdiğimiz
o sıcacık yıllara.
Bazen, büyümeseydim keşke dediğimiz zamanlarımız olur. Biliriz, yarın güneş
doğduğunda, olağan yaşamlarımıza geri döneceğiz. Günlük kaygılarımıza,
telaşlarımıza yeniden başlayacağız. Ve akşam gün battığında karşıki dağlar
ardından, çoğu zaman olduğu gibi yenibaştan yaşayacağız kendi hüznümüzü. Bu
döngü hep böyle sürüp gidecek. Fakat en azından dostlarla paylaşmanın buruk
sevinci olacak yüreklerde. Ne kadar hüzün yaşarsak yaşayalım, hoş tatlarda
olacak yaşamlarımızda elbette. Bir ağacın üzerinde, masum gelin duvağını
anımsatırcasına bize göz kırpan çiçeklere bakarken umutlanacağız hayata
dair. Uzak diyarlardan alacağımız bir dost sesi ferahlatacak kalbimizdeki
sızıyı. Ve anılar defterinde gizli kalmış bir ses bölecek yaşamımızdaki
hüznü coşkuyla. Siz hangi anıda unutulmuş bir sessiniz? Hangi tozlu rafta
kaldı bir zamanlar yüreğiniz düşünün. Cevabı bulabilirseniz eğer,
bilmelisiniz ki o anı hatırlanmak istiyordur. Hadi hatırlatın, hatta daha
fazlasını bile yapın. Bir zamanlar sığındığınız limanları düşünüp o
limanlara kısa yolculuklar yapın. Göreceksiniz ki o limanlarda sizi asla
unutmayan sıcak bir yürek mutlaka bekliyor.
doğduğunda, olağan yaşamlarımıza geri döneceğiz. Günlük kaygılarımıza,
telaşlarımıza yeniden başlayacağız. Ve akşam gün battığında karşıki dağlar
ardından, çoğu zaman olduğu gibi yenibaştan yaşayacağız kendi hüznümüzü. Bu
döngü hep böyle sürüp gidecek. Fakat en azından dostlarla paylaşmanın buruk
sevinci olacak yüreklerde. Ne kadar hüzün yaşarsak yaşayalım, hoş tatlarda
olacak yaşamlarımızda elbette. Bir ağacın üzerinde, masum gelin duvağını
anımsatırcasına bize göz kırpan çiçeklere bakarken umutlanacağız hayata
dair. Uzak diyarlardan alacağımız bir dost sesi ferahlatacak kalbimizdeki
sızıyı. Ve anılar defterinde gizli kalmış bir ses bölecek yaşamımızdaki
hüznü coşkuyla. Siz hangi anıda unutulmuş bir sessiniz? Hangi tozlu rafta
kaldı bir zamanlar yüreğiniz düşünün. Cevabı bulabilirseniz eğer,
bilmelisiniz ki o anı hatırlanmak istiyordur. Hadi hatırlatın, hatta daha
fazlasını bile yapın. Bir zamanlar sığındığınız limanları düşünüp o
limanlara kısa yolculuklar yapın. Göreceksiniz ki o limanlarda sizi asla
unutmayan sıcak bir yürek mutlaka bekliyor.
İnsanın her zaman sığınacak liman bulması biraz şansa bağlı. Peki siz hiç,
bir limana sığınmadınız mı?
bir limana sığınmadınız mı?
Yüreğinizdeki tüm güzellikler, gözlerinize yansısın dost ve sevgiyle kalın…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home