[Kayzer.Net] VARLIĞINI BİR TELEFONA BAĞLAMIŞSIN
VARLIĞINI BİR TELEFONA BAĞLAMIŞSIN
VARLIĞINI BİR TELEFONA bağlamışsın. Gece gündüz mesaj mı bekliyorsun? Kulakların da telefonun zilinde öyle mi? Günlerin telefon sesine kulak kesilmekle mi geçiyor? Bir ses, bir kaç sözcük seni kendine mi bağladı?
O zaman dur tahmin edeyim: yüreğin soğuk olmalı. Tahminim doğru, öyle mi? Hatta biraz da çölleşti mi? Demek sözcüklerin tesellisine muhtaçsın. Aşkın sözcüklere. Seni senden alacak sözcüklerin peşindesin. Varlığını rüzgarın önüne katacak sözcükler. Yüreğini delip geçecek sözcükler. Aklını başından alacak sözcükler. Ama aklın hala başında. Belki de bu iyiye işaret değil mi?
Telefondan mesaj gelmiyor. Telefonun zili çalmıyor. Aşkın sözcükler duymuyorsun. Yüreğini delip geçen değil yüreğini paralayan sözcükler bile duymuyorsun. Evren dilsiz ve sana konuşmuyor.
Hareketsizlik sorunlarını çözmez. Biliyorsun. Kaç kere denedin bunu. Olduğun yerde durmamalısın. Kendini yatağın üzerinde ahmakça bırakmamalısın. Ağır mı kaçtı ahmak sözcüğü. Özür dilerim. Çok özür dilerim. Aklın başına gelsin istemiştim. Bazen sana böyle kelimeler kullandığım için bana kırılmamalısın.
Yürümekten başka ne yapabilirsin? Yürümelisin. Kalbinin dilini çözmelisin. Her bir adım sana bir sözcük öğretecek ve konuşmayı yeniden öğreneceksin.
Yataktan kalkıyorsun. Yorgun argın olsan da kalkıyorsun. Yer seni kendine çekse de kalkıyorsun. Yatarak enerji kazanamazsın. Sadece enerji tüketirsin.
Yürüyorsun.
Yerde bir kozalak görüyorsun. İğnemsi yaprakcıkları gömülmüş. Yeni doğmuş bir kedinin yumulu gözlerini andırıyor. Duramıyorsun. Yerden alıyorsun. Elinde taşıyorsun. Bir elmastan daha değerli o an için sana. Tüm dünya bir yana bir kozalak bir yana geliyor sana. Ne güzel. Tek bir kozalağın değerinin tüm evrene eşit olduğunun farkındasın. İşte sen busun. İşte şimdi oluşunu anlıyorsun. Varolmanın oluşunu. İşte şimdi kalbin yatışıyor.
Yürüyorsun.
Bir ağaçtan bir yaprak düşüyor. Tam önüne. Tam ayaklarının dibine. Duruyorsun. Eğiliyorsun. Sararmış bir yaprak. Yemyeşil yaprakların içinden toprakla buluşmaya gelmiş olanı. Yerden alıyorsun. Elinde taşıyorsun. Bir elmastan daha değerli o an senin için. Tüm dünya bir yana o yaprak bir yana geliyor sana. Ne güzel. Tek bir yaprağın değerinin tüm evrene eşit olduğunun farkındasın. İşte sen busun. İşte şimdi kendinsin. Kalbin açılıyor. Yaprak yaprak.
Yürüyorsun. Rüzgar ellerinden tutuyor. Duruyorsun. Parmaklarını açıyorsun. Rüzgarı tutamıyorsun. Tutmana gerek yok mu? Tabiki. Onu yanında götürmene de gerek yok. O seninle geliyor. Nereye yürüsen ellerini takib ediyor. Rüzgar bir elmastan daha değerli senin için. Tüm dünya bir yana rüzgar bir yana geliyor sana. Ne güzel. Rüzgarın değerinin tüm evrene eşit olduğunun farkındasın. İşte sen busun. İşte şimdi kalbindesin. İşte şimdi evren kalbine yerleşiyor. İşte şimdi kalbin yatışıyor.
Yürüyorsun.
Dura kalka da olsa yürüyorsun. Ara ara dinlenmende tabi ki bir sakınca yok. Bir banka oturuyorsun. Sonra kalkıyorsun. Sonra yine yürüyorsun.
Deniz kenarında duruyorsun. Elini suya daldırıyorsun. Avucunu denizin tuzlu suyuyla dolduruyorsun. Avucunda bir elmastan daha değerli bir varlık var. Tüm dünya bir yana bir avuç deniz suyu bir yana geliyor sana. Ne güzel. Bir avuç deniz suyunun tüm evrene eşit olduğunun farkındasın. İşte sen busun. İşte şimdi hayatın kalbindesin. Duyguların hafifliyor.
Yürüyorsun.
Ayakların dikkatini çekiyor. Sırayla öne geçiyorlar. Aralarındaki ahenge hayret ediyorsun. Ardışık hareketleri sana bırakılsaydı bunu yapamazdım diye düşünüyorsun. Haklısın. İyi ki sana bırakıl mamış mı? Bunu son günlerde oldukça sık düşünüyorsun. İyi ki hayatta bir çok şey sana-herşey sana bırakılmamış. Yoksa ne yapardım diyorsun. Ayakların o an sana bir elmastan daha değerli geliyor. Sen onları, onlar seni takip ediyor. Hayır. Kimse kimseyi takib etmiyor. Hep birliktesiniz. Hep aynı yerde. Hep aynı zamanda. Ne kadar bütünleştiğinizi anlıyorsun. Doğumundan ölümüne kadar ayaklarınla ne önde ne arkada, hep yanyana birlikte olmak seni heyacanlandırıyor. O an tüm dünya bir yana ayakların bir yana geliyor sana. Ne güzel. Ayaklarının tüm evrene eşit olduğunun farkındasın. İşte şimdi kalbindesin. İşte şimdi hayatın kalbindesin. Kalbin ısınıyor.
Yürüyorsun.
Bedenin yoruluyor. Olsun. Yorgunluğunu hissediyorsun. Ne güzel yorgunluk hissetmek mi diyorsun. Tüm kalbimle katılıyorum sana. Yoruluyorsun. Yeterki Allah kalp yorgunluğu vermesin değil mi. Yürüyorsun. Bedenin daha çok yoruluyor. Kalbin daha çok dinleniyor.
Yürüyorsun.
Adım adım evrenin dili çözülüyor. Evren sana konuşuyor. Farklı renklerde. Farklı kıpırtılarla. Bazen sessizce konuşuyor. Bazen fısıltıyla. Bazen ufak bir çığlık sesiyle sana sesleniyor. Aşkın sözcükler seni senden alıyor. Yüreğini delip geçen sözcükler.
Kalbin evreni duyuyor. Evren sana ilgi gösteriyor. Evren Onun adına sana ilgi gösteriyor. Hem de sonsuz sözcükle. Sözcükler ruhuna işliyor. İlla duymak istediğini duyma inadından vazgeçiyorsun. Sana seslenen sözcükleri kalbinin duymasına izin veriyorsun. Kalbinin sağırlığı geçiyor. Ne güzel.
Telefonun aklına geliyor bir an. Mesaj geldi mi acaba?
--
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home