sg

Salı, Ocak 02, 2007

[Kayzer.Net] “Varım öyleyse düşünüyorum”

DESCARTES'İ YENİDEN DÜŞÜNMEK

"Varım öyleyse düşünüyorum"

C.P. Scott "Olgular kutsal, kanılar özgürdür" diyor. Edward Hallett Carr ise XIX. Yüzyılı "olgular fetişizmi" olarak tanımlıyor. C.P. Scott ve E.H. Carr'ın bu sözleri aslında hayatımız için ince çizgiler çiziyor. Bu sözleri Adem'den günümüze geçen zaman kavramına uygulamanın doğru olacağı kanaatindeyim. Olguların bir kutsallığı, kanıların özgürlüğü ve geçen bu zaman sürecinde olgular fetişizmi yaşandığı ve dünyanın bunu çok iyi yansıttığını söyleyebilirim. Bunun için olguları açıklarken olgular arası ilişkilerin gözden geçirilmesi ve yeniden yorumlanması gerekiyor. Bu hipotezden yola çıkacak olursak, aydınlanma filozoflarının kilise ideolojilerini yıktıklarını öne sürmenin yerine böyle bir sürecin var olduğunu ve zaten yıkılmakta olan düşünceye son darbeyi vuran düşünürler olduklarını görürüz.

Bu dönemde, yani geçen bu süreçte, daha açık bir ifade kullanacak olursak reformasyon sonrası dönemde özellikle Descartes'in "Düşünüyorum öyleyse varım." sözü –ben buna kurgu demeyi tercih ediyorum- Batı Dünyası'nda devrim olarak nitelendirilmelidir. Skolastik düşüncenin hakim olduğu Batı'da, özgürlük konseptinin karşılığını bulamadığı bir dönemde, rasyonel olarak çıkarımlarda bulunmak Batı için gerçekten ihtilalci bir şey! Aynı sözleri Luther için de söylemek sanırım hata olmaz.

"Aydınlanma" olarak adlandırılan dönem, Batı'da reform ve rönesans hareketleri sürecinde meydana gelen bir dönemdi. O dönemin düşünürlerinin oldukça iddialı tezleri vardı: İnsanın tek gerçeği, yegane gücü akıl. Yeryüzünde gerçekleşen olgular, insanın yaratılışı, madde, fizik ve aklınıza gelen her şey adına rasyonalizm denilen akılcılık düşüncesi çerçevesinde değerlendiriliyor ve bu çerçevenin dışında kalanlar doğru sayılmıyordu. İnanç özgürlüğü gündeme geliyor ve dinsel gerçeğin farklı yollardan aranabileceği öne sürülüyordu. Batı dünyasında sayısız mezhep türemiş ve tartışmalar zirveye ulaşmıştı. Otoriteye bağımlılık sorgulanmaya başlamış ve bireysel özgürlük bilinci gelişmeye başlıyordu...

İşte böyle bir atmosferde "Düşünüyorum öyleyse varım" kurgusunu öne süren Rene Descartes dünyaya geliyordu (1596-1650) Cizvit okuluna başlayan Descartes, Latince ve tarihin yanı sıra felsefe, mantık, fizik ve metafizik eğitimi de alıyordu. Ölümü de ilginçtir; İsveç Kraliçesi Christina'nın ona felsefe öğretmesi çağrısına uyarak Stockholm'e giden Descartes, üç ay sonra orada ölüyordu.

Kuşkuculuğun –septisizm- yaygın olduğu dönemde yetişen Descartes, bilgi ve kuşkuların üstesinden gelinebileceği inancı içerisinde; kuşku yöntemini septiklerden de kapsamlı bir şekilde uygulamakla kuşku kaldırmaz bir doğrunun ve kuşku kaldırmaz bir ölçütün ve gerçeğe ilişkin bütün bir doğrular sisteminin bulunabileceğini savundu ve bu tezi günümüze "kartezyen kuşkusu" olarak ulaştı. Zaten dikkat edersek, Descartes "Düşünüyorum öyleyse varım" kurgusuna da bu felsefe yolu ile ulaştı: Kartezyen kuşku.

"Düşünüyorum öyleyse varım" kurgusundan yola çıkacak olursak; Descartes bu kurguya, kuşkuyu olanaksız yapacak derecede kesinliği olan, kesinliği nihai ve var olan bir şeyle ilgili olan bir kriter süzgecinden geçerek ulaşmıştır.

"Her şeyin yanılgı olduğunu düşünmeye çalışırken, bunları düşünmekte olan benim bir şey olmam gerektiğini fark ettim. Bunun "Düşünüyorum öyleyse varım" (Je pense, d onc je suis), (Cogito ergo sum) gerçeğinin, septiklerin en aşırılarının bile yıkamayacağı kadar sağlam ve kuşkusuz olduğunu görerek onu aramakta olduğum felsefenin birinci ilkesi olarak kabul etmekte duraksamamam gerektiği yargısına vardım."

Gerçekten de Descartes oluşturmuş olduğu felsefe yoluyla ilk kesin bilgiye ulaşmıştı: "Düşünüyorum öyleyse varım" Kesin bilince ulaştığı şey gerçekten var olan bir şeydi; ve burada düşünen ben'di. Bu kurgu çerçevesinde Descartes Tanrı'ya ulaşmıştır. Aynı mantıkla şeytanı aldatıcı olarak kabul etmiş ve Tanrı'nın var olduğunu kanıtlamıştır.

"Kafamdaki tüm düşünceler düş ürünü ve yanlış olabilir; ama bunlar içinde bir teki, Tanrı düşüncesi, sonsuz ve mükemmel olan bir varlıktır."

Descartes'e göre akıl insanlara Tanrı tarafından "doğruyu yanlıştan ayırt etmek için verilmiştir." Ancak doğruyu yanlıştan ayırt edebilme yetisi olarak Tanrı tarafından verilen bu akıl gerçeğe ulaşmada bir vasıtaya, yönteme ihtiyaç duyar. Descartes, bunu şöyle ifade eder: "İyi bir zihne sahip olmak yetmez önemli olan onu iyi kullanmaktır…çok yavaş yürüyenler her zaman doğru yolu izliyorlarsa koşanlardan ve doğru yoldan uzaklaşanlardan daha çok ilerleyebilirler."

Descartes'in felsefesinde basamak basamak elde edilen hakikatler sırasıyla ben, Tanrı ve dış dünya (madde)'dir. Böylece Descartes benin ve Tanrı'nın varlığını ispat etmekle düştüğü solipsizmi (tek bencilik) aşmış   felsefesinin objektivasyonunu (dış dünyaya açılımını) sağlamıştır.  Burada var olan bu maddi alemin metafizik bir varlık olarak ispat edilen Tanrı ile ilişkileri nedir?

Solipsizmi (tek bencilik) aşan Descartes aslında felsefesinin objektivasyonunu (dış dünyaya açılımını) "Düşünüyorum öyleyse varım" sözü ile anlatmaya çalışmıştır. Descartes bu sözü ile solipsizmini "Varım öyleyse düşünüyorum" ideal kurgusuna çekmeyi daha doğrusu Tanrı'nın varlığına inandığını ve bu var olma sürecinde düşündüğünü ifade etmeye çalışmıştır.

Descartes'in veciz bir ifadesine burada ispat bakımından yer verecek olursak;

"Felsefede incelenen belli başlı bütün güçlükler üzerine kendimi tatmin etmek vasıtası bulmakla kalmayıp, bazı kanunlar da buldum. Tanrı bu kanunları tabiatta öyle bir kurmuştur ki, onların öyle kavramlarını ruhlarımıza işlemiştir ki, onlar üzerine biraz düşündükten sonra onların yani bu kanunların, dünyada var olan ya da husule gelen her şeyde aynı ile görüleceğinden şüphe edemeyiz"

Görüldüğü gibi Descartes düşünmesinin arka planındaki gerçeğin var olmak olduğunu ve sözün "Düşünüyorum öyleyse varım" kurgusunun "Varım öyleyse düşünüyorum." kurgusunu anlattığını ifade etmeye çalışmıştır.  

Hazırlayan: Fatih Bilge

 



--
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA:
http://gunesedat.googlepages.com/malcolmx
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık