sg

Pazar, Kasım 27, 2005

AĞLAMAYA DEĞİLYAŞAMAYA KİLİTLENELİM

İnsanlar her şeyden kolayca sıkılıyor,endişeleniyor,bunalıyor.
Bunaldıkça ,her şeyi düzeltecek bir mucize bekliyor. Beklediği
olmayınca da küsüyor ve yakınıyor.
Oysa hayatta olmak,her gün tekrarlanan en büyük mucizedir. Zira
hayat,acısı-tatlısıyla her gün tekrarlanan en büyük ikram-ı
ilahidir. Ve yakınmalarla ziyan edilemeyecek kadar da değerlidir.
Oflayıp puflayacağımıza, hayatı yaşarken bazı olumsuzlukları
düzeltmeye çalışsak ,daha iyi olmaz mı?
Tamam borçlarımız var,işler yolunda değil,krizi henüz
atlatamadık,akaryakıta yine zam geldi,çocuğun karnesi
berbat,otomobil arıza verdi,eşimiz kıskançlık
sendromunda...Kısacası başımız dertten kurtulmuyor.
Tamam da bunların hepsi ölmekten ehvendir. Hayatta olduğumuz
müddetçe bunları çözme ihtimalimiz hep vardır.
Unutmayalım ki biz dünyaya gelmeden önce de birtakım sorunlar
mevcuttu,hepsi bir şekilde çözüldü gitti,unuttuk...
İçinde bulunduğumuz problemler de zamanla
çözülecek,unutacağız;ama başka problemler de çıkmasını
engelleyemeyeceğiz.
Yani dostlar , hayatta olmak,her gün tekrarlanan en büyük
mucizedir. Zira hayat,acısı-tatlısıyla her gün tekrarlanan en
büyük ikram-ı ilahidir. Ve yakınmalarla ziyan edilemeyecek kadar da
değerlidir.
Her biriniz çok özelsiniz,çok önemli ,çok değerlisiniz....Ve
biriciksiniz. Çünkü bu dünyada sizden bir tane daha yoktur.
Yani bu dünyada herkes olması gerektiği yerde duruyor. Herkes kendi
boşluğunu dolduruyor...Bu yüzden her insan öldüğünde ,arkasında
koca bir boşluk bırakır. Fırsat varken yakınmaya değil ,yaşamaya
bakalım.
İyi ki varsınız,iyi ki varız...Herhangi birimiz
olmasaydık,inanın ki hayat eksik kalırdı...Hayatta hepimize yer
var.
Ne kendimizi ,ne de birbirimizi yok etmeye çalışmadan da
yaşayabiliriz.
Dayatmaları yaşamak yerini duygularımızı yaşasak ,kuşkusuz daha
mutlu olurduk...Ancak buna izin yok. Duygusallığa geçit verilmiyor
bu toplumda;toplum kendi şablonlarını dayatıyor...Hayatla toplum
arasında sıkışıyoruz. Çözüm üreteceğimize şikayete
başlıyoruz.
Hayatı kafalarımıza tıkıştırılan kıstaslara göre değil de
,içimizden geldiği gibi yaşasak ,mutlu anları yakalayabileceğiz.
Şimdiki halde yakalayamıyoruz. Çünkü hayat ,kafalarımıza
tıkıştırılan şablonlarla çelişiyor.
Her şey kesinkes yanlışlarla doğrulardan ibaret değil;arada
farklı tonlar mevcut... "Ya hep,ya hiç" mantığıyla
yaşayacağımıza,orta yollar ,ara renkler keşfetmeye çıkalım.
"Var var,yok yok"olmasın her şey.
Her şeyi kurcalayarak neden mutsuz edelim kendimizi?Bazı şeyler
olduğu gibi kalamaz mı?Mesela "hayat şablonu"muzun
"aşk"boyutuna oturmayan sevdalarımızı ,yeni bir duygu
sarmalında yoğuramaz mıyız?
Her seven "Leyle İle Mecnun"değildir. Sevdalarımızın içine
biraz anne ,biraz baba,biraz abi, biraz abla,biraz
eş,kardeş,kadın,erkek ,yoldaş,arkadaş,dost katabiliriz ...Tüm
sevdalardan birer tutam alıp,yeni bir duygu sarmalı oluşturabiliriz.
Duyguları karıştırmak ,kafaları karıştırmaktan daha iyidir ,ne
de olsa!...
Hayatı geldiği kabullenmek ve olduğu gibi yaşamak ,her insanı
bulunduğu konumda sevmek lazım.
Her olayın farklı boyutları ve farklı izahları vardır.
Alışageldiğimiz tarafta durup ,alıştırıldığımız gibi olaya
baktığımız için ,alternatifler üretemiyoruz...
O zaman da yaşayabileceğimiz bazı güzelliklerden kendimizi mahrum
bırakıyoruz. Çünkü "olacaksa ille şu şekilde olmalı"diye
düşünüyoruz "Kalacaksa şu şartlar altında kalmalı...Duracaksa
beri köşede durmalı..."
Hayat köşeli değildir sevgili dostlar;bu yüzden hayatla köşe
kapmaca oynamaya kalkışanlar kaybederler.

v

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık