sg

Cumartesi, Aralık 31, 2005

[Beyzade1695] FARK EDİLMEY BEKLEYEN GÜZELLİK.....


Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun
geçtiği
iki katlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi
kokarlardı. Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi.
Gölgeyi
sever menekşeler derdi. Oysa; öğretmeni bitkilerin güneş
ışınları ile
fotosentez yapığını anlatmıştı onlara. Bitkiler güneş
ışığına muhtaçtı.
Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi...
- "Her bitki güneşi severken, onlar neden gölgeyi tercih ediyorlar?"

diye düşündü, durdu Hande...
Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden
farklı
olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler bu yüzden bu kadar

güzeldi. Küçücük kafası o gün herkesden farklı olursan, bu
hayatta
değerli olursun yargısına varmıştı. Daha o yıllarda farklı
olmak için
uğraş vermeye başladı.
İlk, kimsenin yanına oturmak istemediği, "Hacer'in yanına oturmak
istiyorum öğretmenim." diyerek başladı farklılıklarla süren
hayatı.
Hacer bile şaşırmış, şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne.
Hacer, çok
dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir ailenin kızı
idi.
Hande ise; mühendis Kamil Beyin biricik kızı...
Öğretmen, pek oturtmak istemedi önce Hacer'in yanına Hande'yi...
Hande, ısrar ediyordu Hacer'in yanına oturmak istiyordu. Daha sonra
bir tatsızlık çıkmasın diye öğretmem Hande'nin annesini
çağırdı. Annesi
eve geldiklerinde Hande'ye sordu:
- "Neden yavrum Hacer'in yanına oturmak istiyorsun?"
Hande cevap verdi: "Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o
gün sen bana menekşeler güneşi sevmez demiştin. Oysa, her bitki
güneşi
sever. Menekşeler farklı...
Belki de bu yüzden bu kadar güzeller... Hacer'in yanına kimse
oturmak istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum.Belki, Hacer de
güzeldir,
onu fark etmek istiyorum." dedi.
Hande'nin annesinin ağzı açık kalmıştı. İlkokul 4 .sınıf
öğrencisi
kızının olgunluğuna hayran kalarak :
- "Peki kızım, kimin yanında istersen oturabilirsin." dedi.
Pazartesi, Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı. Hem Hande
tedirgindi, hem Hacer... Birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Diğer
kızlar da soğumuştu Hande'den. Nasıl Hacer gibi dağınık, bir
şeyi iki
kere anlatma ile anlayan fakir bir kızın yanına oturmayı
istemişti?
Doktor Cemal bey'in kızı Esin idi en çok alınan...Anne babaları
her
hafta sonu görüşüyorlar, Hande ve Esin birlikte oynuyorlardı her
Pazar... Nasıl olur da kendi yerine Hacer'i seçerdi? Çok gururu
kırılmıştı Esin'in... Hande ile konuşmuyordu.
Bir gün, Hande ve ailesi, Esinler'le dağ köylerinden birinde
gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler..
Hande, gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu.

İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı, arkadaşları ile
arasının
bozulmasına sebeb olmuştu. Neden sanki bu kadar dağınıktı, neden
her
şeyi iki kerede anlıyordu, yoksa aptal mıydı?
Sonra menekşeleri hatırladı. Hemen düşüncelerinden utandı.
Hacer,
farklı diye yargılamamaları gerekiyordu. Hacer'in kimsenin
bilmediği
güzelliklerini keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı.
Tam umduğu gibi olmuştu. Esin, somurtarak karşısında oturuyordu.
Hande ile konuşmuyordu. Hande, canını sıkkınlığından biraz
dolaşmak için
annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı. Hava iyice
soğumuş
ve ayaz iyice artmıştı. Kar atıştırmaya başlamıştı. Hande
kar'ı çok
seviyordu. Yürüdü, yürüdü... Köye gelmişti...
Bir evin önünde durdu. Evin penceresindeki saksıya gözü ilişti.
Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi...
Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç sevmezlerdi, eve doğru bir
adım
attı, kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti. Bu Hacer idi.
Hande'ye
gülümsüyordu... "Hoşgeldin Hande" dedi Hacer, biraz ürkek
"Buyurmaz
mısın?"
Şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi. Oda,
sıcacıktı. Odun sobası her yeri ısıtmıştı. "menekşeler"
diyebildi sadece
Hande, "bu soğukta???"
Hacer gülümsedi: "Onlar annem için, annem onları çok sever." Sonra

yatakta yatan kadını fark etti Hande.
- "Annen hasta mı?" dedi. Hacer: "Evet, 2 sene önce felç oldu, ona
ben bakıyorum. Bizim kimsemiz yok. Bir tek ineğimiz var, onunla
geçiniyoruz ama tüm işler bana baktığı için derslere
çalışacak pek
vaktim olmuyor." dedi Hacer utanarak...
Bir de dedi: "Bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün
yürüyorum
o yüzden de çok yorgun okula geliyorum dersleri anlamakta güçlük
çekiyorum." Hande'nin gözleri dolmuştu...
Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu. Çok
merak etmiş olmalıydı... Dışarıya koştu ve annesine sarıldı,
ağlıyordu... Bir müddet sonra "Anne, bu Hacer!" diye tanıştırdı
sıra
arkadaşını...
Hacerler'e gidip Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler
birlikte.
Hande, annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlıyarak. "Bir şeyler

yapalım anne"dedi...
O hafta, annesi ve Hande, Hacerler'e gidip annesi ve Hacer'i kendi
evlerine taşıdılar... Hacer, artık Handeler'den okula gidip
geliyordu.
Ne dağınıktı, ne de aptal... Sınıfın en iyi öğrencisi
olmuştu...
Seneler geçti... Hacer ve Hande bir arkadaş değil, bir
kızkardeşlerdi artık...
Mor menekşeler Handey'e Hacer'i armağan etmişti... Hacer'e ise; hem
Hande'yi, hem hayatı...
Seneler sonra ikisi de evlendi... Hacer şimdi bir doktor...
Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Hastalarına
vicdanı ile birlikte şifa dağıtıyor...
Hande ise; bir öğretmen...
Çocuklara farklı olan şeyleri sevmeyi de öğretiyor... Bir kızı
var.
Adı: HACER MENEKŞE...
Hayatta en çok sevdiği iki şeye birini daha ekledi Hande.
Hacer Menekşe, teyzesi Hacer'i çok seviyor ve annesine teyzesi için
her gün teşekkür ediyor...
SEVGİNİZE KESİNLİKLE ÖNYARGI SOKMAYIN. DAİMA KARŞINIZDAKİNİ
DİNLEYİN... GÖRECEKSİNİZ Kİ ÖNYARGISIZ BİR ŞEKİLDE
YAKLAŞIRSANIZ,
YORUMLARINIZ DAİMA İSABETLİ OLACAKTIR...
HERŞEY, SEVİNCEYE KADAR FARKLIDIR....

SEVDİKTEN SONRA İSE; SEVGİNİN DİLİ HEP AYNIDIR...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık