[islami-hassasiyet] Hak şerleri hayreyler
Bir kıssa bin hisse
Hak şerleri hayreyler
Zünnun-ı Mısrî anlatıyor:
Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehir kenarında bir de baktım ki, büyük ve korkunç bir akrep bana doğru geliyor. Çok korktum. Şerrinden Allah’a sığındım.
Fakat garip bir şeyler oluyordu. Anlatayım:
Akrep nehre geldiğinde, sudan büyük bir kurbağa çıktı ve akrebe doğru ilerledi. Akrep kurbağanın sırtına bindi; suyun üzerinde yüzüp gittiler. Ben de onların arkasından yüzüp, peşlerini takip ettim.
Nehrin karşı yakasına geçtiklerinde, akrep kurbağayı bırakıp dalları büyük, gölgesi çok olan bir ağacın altına gitti. Ağacın altında Allah’a asi bir genç mışıl mışıl uyuyordu.
Kendi kendime:
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billah. Bu akrep nehrin öte kıyısından buraya bu genci sokmak için geldi” dedim. Akrep gence yaklaştığı zaman hemen onu öldürmeye karar verdim ve akrebe yakın bir yerde durdum.
Fakat bir de ne göreyim; karşıdan sürünüp gelen büyük bir yılan, uyuyan gence doğru hızla aktı. Ben dehşet aldım ve tam yılana hücum edeyim de genci kurtarayım derken; akrep yılana saldırdı, hızla yılanın üzerine çıktı ve yılanın başını sokmaya başladı. Öyle soktu ki, yılanı öldürmeden bırakmadı.
Yılan öldükten sonra, akrep hızla nehre döndü. Kurbağa onu nehir kıyısında bekliyordu. Akrep kurbağanın sırtına bindi. İkisi birlikte tekrar nehrin öteki kıyısına geçtiler.
Ben arkalarından onlara bakıp kaldım.
Nihayet dönüp gencin yanına geldim, uyuyan gencin başucunda durarak şu beyitleri söyledim:
“Ey uyuyan genç, Allah seni karanlığın içindeki her türlü kötülükten korur. Yüce Allah’tan gözler nasıl uyur ki, sana Ondan bütün nimetlerin faydaları gelir.”
Genç benim bu sözlerimden uyandı. Kendisine olayı anlattım. Bunun üzerine genç tövbe etti, kötülüklerinden pişman oldu. Günahları için ağladı ve ölünceye kadar hayatı tövbekâr olarak devam etti.
Allah ona rahmet etsin.
Zünnun-ı Mısrî anlatıyor:
Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehir kenarında bir de baktım ki, büyük ve korkunç bir akrep bana doğru geliyor. Çok korktum. Şerrinden Allah’a sığındım.
Fakat garip bir şeyler oluyordu. Anlatayım:
Akrep nehre geldiğinde, sudan büyük bir kurbağa çıktı ve akrebe doğru ilerledi. Akrep kurbağanın sırtına bindi; suyun üzerinde yüzüp gittiler. Ben de onların arkasından yüzüp, peşlerini takip ettim.
Nehrin karşı yakasına geçtiklerinde, akrep kurbağayı bırakıp dalları büyük, gölgesi çok olan bir ağacın altına gitti. Ağacın altında Allah’a asi bir genç mışıl mışıl uyuyordu.
Kendi kendime:
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billah. Bu akrep nehrin öte kıyısından buraya bu genci sokmak için geldi” dedim. Akrep gence yaklaştığı zaman hemen onu öldürmeye karar verdim ve akrebe yakın bir yerde durdum.
Fakat bir de ne göreyim; karşıdan sürünüp gelen büyük bir yılan, uyuyan gence doğru hızla aktı. Ben dehşet aldım ve tam yılana hücum edeyim de genci kurtarayım derken; akrep yılana saldırdı, hızla yılanın üzerine çıktı ve yılanın başını sokmaya başladı. Öyle soktu ki, yılanı öldürmeden bırakmadı.
Yılan öldükten sonra, akrep hızla nehre döndü. Kurbağa onu nehir kıyısında bekliyordu. Akrep kurbağanın sırtına bindi. İkisi birlikte tekrar nehrin öteki kıyısına geçtiler.
Ben arkalarından onlara bakıp kaldım.
Nihayet dönüp gencin yanına geldim, uyuyan gencin başucunda durarak şu beyitleri söyledim:
“Ey uyuyan genç, Allah seni karanlığın içindeki her türlü kötülükten korur. Yüce Allah’tan gözler nasıl uyur ki, sana Ondan bütün nimetlerin faydaları gelir.”
Genç benim bu sözlerimden uyandı. Kendisine olayı anlattım. Bunun üzerine genç tövbe etti, kötülüklerinden pişman oldu. Günahları için ağladı ve ölünceye kadar hayatı tövbekâr olarak devam etti.
Allah ona rahmet etsin.
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home