sg

Pazar, Ekim 01, 2006

[Kayzer.Net] === Ahmet Altan ile Söyleşi ====


"Tek yalan 31 Mart olsa neyse..."

 Ahmet Altan'ın Can Yayınları'ndan çıkan son romanı "İsyan Günlerinde Aşk", ekonomik krize kafa tuttu. Dağıtımcılar elli bin olarak hazırlanan ilk baskıyı matbaadan almak için kuyruklar oluşturdular. İkinci baskı yolda...

 » Çok keyifli, neşeli, rahat bir Ahmet Altan... Yeni kitapla ilgili bir ruh hali mi bu?

 Genelde iyiyimdir. Sabah yazımı yazdım ondan kurtuldum. Az önce ikinci baskının kapağı geldi. İnsanlar kitabı sevdi, yollarda çeviriyorlar falan. Bunlar çok hoşuma gidiyor.

 » Bu kitap sizin için daha "farklı" sanki...

 Bence "İsyan Günlerinde Aşk", benim yazdığım en güzel kitap.

 » Nasıl karar verdiniz bunun en güzel kitabınız olduğuna?

 Hissedersin. Öbür insanlar ne diyecek diye beklersin ama gene de bir sezgin vardır. Sezgiden öte güvenim var. Ben de biraz yazıdan anlıyorum, ben de biraz kitap okuruyum her yazar gibi. Bu kitabın nasıl bir kitap olduğunu biliyorum.

 » Nasıl bir kitap bu?

 Buna tevazu sınırları içinde cevap vermek benim için imkânsız.

 »Kitabın 31 Mart İsyanı boyutu çok ilgi çekti...

 31 Mart'ı yazma fikri biraz tesadüf. Onun bu kadar çarpıcı bir yalan olduğunu fark etmeseydim tek tarihi eksen 31 Mart olmayacaktı.

 » 31 Mart, ordunun siyasete aktif müdahalede bulunduğu bir dönem. Bu da çekici geldi mi?

 Aslında kitap bugünle özdeşleşmese daha memnun olurum.

 » Ama biz ısrarla bugünle bir bağlantı kurmaya çalışıyoruz.

 Çünkü çok benziyor. Okuyunca ben de çok benzediğini görüyorum. Gerçi o zamanlar subaylar kendi aralarında siyasete karışalım mı karışmayalım mı diye açıkça tartışabiliyorlardı. Bugün belki ordunun kendi içinde böyle bir tartışma var ama bunu yüksek sesle söyleyebilecek cesarete sahip değiller. Disiplin anlayışlarından belki. Belki de öyle olması gerekir, bilemiyorum.

 » Romanda 31 Mart'ın dini değil, askeri bir ayaklanma olduğunu söylüyorsunuz. Tarihçiler böyle düşünmüyor. Bazıları kuşkulu. Siz nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

 Şundan çok eminim: 31 Mart, dini motiflerle ortaya çıkıyor ama bu bir askeri ayaklanma. Dini bir ayaklanma dediğin zaman dinciler, mollalar ayaklanmış diye düşünüyorsun. Hayır öyle bir şey değil ki. Mollalar nasıl ayaklanacaklar, nereden silah bulacaklar? Silahlı çatışmaların hepsini askerler yapıyor. İki grup asker çarpışıyor. Biz zannediyoruz ki Hareket Ordusu geldi dincileri yakaladı. Bir kere bunun yalan olduğunu kesin biliyorum. Tarihçiler benim bildiğimin en aşağı yüz katını biliyor. Ama ben minicik bilgimle burada bir yalan var'ı görüyorsam, okuyucum da bunu görüyorsa, tarihçiler bizden bir şey sakladı.

 » Nasıl başardılar bunu saklamayı?

 Her zaman söylüyorum. Tarihçiler mesleklerine ihanet ettiler. Biliyorlardı ve söylemediler. Çünkü bugünkü ordunun siyasetin içindeki duruşunu meşru kılan hareketlerden biri 31 Mart'tır. Biz bugünü hep ona dayanarak yaşıyoruz. Bence 28 Şubat'ı 31 Mart'ın gölgesi yarattı.

 » 31 Mart İsyanı'ndaki askerlerin içinde dincilerin olduğu söyleniyor...

 O asker İstanbul'a aralık ayında Selanik'ten getirildi. İttihatçıların en çok güvendikleri birliklerdi onlar. İttihatçılar bu kadar salak mıydı, en dincileri mi getirip buraya koydular. Geldikten üç ay sonra ayaklandı bu askerler. Üç ayda mı dinci oldular?

 » Öteden beri hep bir İslamcı tehditten söz edilir ama biz tehditleri başka yerlerde görürüz... Bu niye?

 İttihatçılar 31 Mart'tan itibaren ve daha sonra da Cumhuriyet yöneticileri kendilerine olan her muhalefeti, irticanın uzantısı olarak gösterdiler. Onun için hep tehlike irticadır. Sen kalkıp yolsuzluk yaptınız dersen, sana irticacı derler. Sizin savaş yeteneğiniz nedir, bu Kıbrıs Savaşı mesela, çok başarılı bir savaş gibi gözükmüyor dersen gene aynı cevabı alırsın: "Sen irticacılarla berabersin..."


 "Askerler siyasetin içinde olmak istiyor"

 » İnsanlar niye korkuyor İslami tehditten?

 Müslüman memleketi burası. Aslında söylendiği kadar dindar bir yer değildir Türkiye. O da ayrı bir yalan. Araştırsalar meyhane sayısı camii sayısından fazla çıkar. Türkler öyle çok İslamcı baskı istemezler. O yüzden de sürekli dinle korkutuluyorlar. Kısaca, burada askerler siyasetin içinde olmak istiyor. Onların siyasetin içinde olabilmesi için de toplumda, içeride bir tehlike olması lazım. Eğer yoksa yaratıyorlar. Adına din diyorlar, irtica diyorlar. Yıllarca yazdım, burada dini ayaklanma tehlikesi yok diye. Olmaz. Türkleri tanıyorum, Türkler din için ayaklanmaz.

 » Başka tarihi "yalanölarla da karşılaştınız mı, kitabı yazarken?

 Benim inancım şu: Son yüzyılın Türk Tarihi'nin çok büyük bir bölümü yalan. Burada 'şanlı' demeden ordu, 'yüce' demeden Atatürk diyemiyorsun. Neden biz bu kadar görkemli sıfatlar kullanmak zorundayız, anlamıyorum. Balkan Savaşı'nda sayıca üstün olduğumuz halde yenildik. Ordu komutanı ordusunu kaybediyor, bir İngiliz gazeteci adamı bir kulübede buluyor açbilaç, mısırları kemirmekle meşgul. Hepsi dipnotlarda yazıyor. Ben bunları niye bilmiyorum? Bizim ordunun kaçtığı savaşlardan söz etmekten hoşlanmazlar. Kaçıyor. Bu da normal, dünyanın bütün ordularının kaçtığı yerler var. Tek yalan 31 Mart olsa neyse... Elimi attığım her yerden inanılmaz yalanlar çıkacağını biliyorum artık.

 » Bu korkutucu gelmiyor mu size?

 Ne korkacağım, önce bu toplum kendi kendine "Ben aptal mıyım?" diye sorsun. Bu kadar kolay kandırılır mı bir toplum? Çocuk kandırır gibi kandırıyorlar.

 Erkekler güçsüzlükten korkuyor

 » Son iki kitabınızda da baskın tema olan "aşk", tarihi roman yazmayı kolaylaştırıyor mu?

 Tema ne olursa olsun insanın duygularını yazmak zor bir iş. Bunun tarihle, aşkla kolaylaşacağını zanneden varsa denemesini tavsiye ederim.

 » Aşkın kendi özel tarihi ve Osmanlının tarihi yanyana geldiğinde...

 Hepimizin bir özel tarihi var. Kendi özel tarihlerimizi bütün insanları kapsayan bir genel tarihin içinde yaşıyoruz. Yaşanan dönem biraz bizim duygularımızı, bizim duygularımız da bu tarihin oluşumunu etkiliyor.

 » Kadınlar çok güçlü kitapta. Aşklar çok tutkulu. Erkekler daha ortalama...

 Erkekleri çok güçsüz bulmuyorum aslında. Sadece kendilerini, duygularını ortaya koyuş biçimleri farklı. Bir de tabii kadınlar çok daha ciddi bir biçimde sarsabiliyorlar erkekleri. Ayrıca erkeklerin çok da akıllı oldukları söylenemez kadınlar karşısında. Şaşkınlaşıyorlar. Hep o şaşkınlığı gizleme çabasındalar. Güçsüzlükten korkuyorlar. Bu da onları güçsüz kılıyor. Kadınlar güçsüzlükten korkmadıkları için büyük bir güce sahipler.

 » Aşk biter ama iki kitaptır izini sürdüğümüz Mehpare - Hikmet aşkı bitmez gibi görünüyordu.

 İnsan kendi içini bilmiyor. Onun için edebiyata ihtiyacımız var. Birisini severken bir gün onu sevmeyeceğini tahayyül bile edemezsin. Ama bir gün gelir onu sevmeyiverirsin. Birden sevgi gider.

 » Romanda bu bitişi fark ettirmek için mihenk niyetine şahane bir sevişme kurgulamışsınız...

 Duygularımızın bir kısmı bizden habersiz bir biçimde değişiyor. Ve bir gün o duyguların eski haline uygun davranmak istediğimizde, anlıyoruz ki o duygular değişmiş. Bir kadını çok sevdiğini zannediyorsun ama belki eskisi kadar çok sevmediğini anlaman için ona bir daha rastlaman gerekiyor. Her zamanki heyecanı duymadığını görüyorsun, bir şeylerin tozlanmış, matlaşmış olduğunu fark ediyorsun, bu olur insan hayatında. İçimizde birileriyle uğraşırken, onun için acı çekerken, onu yaşatmaya çalışırken aynı zamanda bir tarafımız o insanı öldürmeye uğraşıyor. Bir savaş bu. Ve her anını kontrol edemiyoruz.

 "Türkiye'yi koşarak geçerim..."

 » Bu kitapla birlikte billboardlarda görünmeye başladınız. Buna nasıl karar verildi?

 Yayıneviyle birlikte karar verdik. Bu kitabın gerçekten duyulmasını ve okunmasını istedim.

 » Daha önceki kitaplarınız için böyle düşünmüyor muydunuz?

 Bir yazar her zaman istediklerini kabul ettiremez. Bunun için daha önceden iki tane etkili kitabının da bir rolü olur.

 » Niyeyse 'billboardlarda edebiyat' hep savunulmak zorunda kaldı.

 Ne savunacağım. Bence edebiyat oralara çıkmalı. Hatta mümkünse kulelerin üzerine bayrak gibi çekilmeli. Bas bas bağırmak istiyorum. Eğer kitabım daha fazla okunacaksa bütün Türkiye'yi koşarak geçerim.


((¯`•.¤¥§¦§¥¤.•´¯ ·š£âšhºº7 ¯`•.¤¥§¦§¥¤.•´¯))


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/KayzerNet adresinde bu
grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık