sg

Cumartesi, Kasım 11, 2006

[Kayzer.Net] %52 Budur!

%52 hayatımızı gasp eden iktidarlara ve iktidar ilişkilerine karşı mücadele çağrısıdır. Zalimlerin gücüne karşı özgürlük ve hayal gücüne inananların hayat dolu öfkesidir. Bu topraklarda birçok ayrıntıda kılcallaştırılarak yürütülen saldırılara maruz kalan çocukların ve gençlerin genel nüfusa oranıdır. Hayalleri ve kalpleri kırılmış, kısa ömürlerinde acımasızca ölümlere zorlanan yaklaşık 37,5 milyon insandır. Kayıt altına alınmış 72 milyon nüfusun 26 yaş altındakilerinin %52'lik olmuş acılı hikayeleridir. Küreselleşen zulmün bu topraklara düşen kanlı payıdır.
Matematiksel-iktisadi aklın sosyal olanı yorumlama biçimiyle %52'yi anlayabilmek pek mümkün olmaz. Bu manifesto da zaten araştırmalara, bilimsel verilere dayanan bir perspektif sunma iddiasını benimsemiyor. Bilinmeli ki özgürlük asla rakamlarla ifade edilemez. Bu toprakların patolojik politik-ideolojik "geleneği", kendine %52 diyen bir özgürlük iddiasına "söyledikleri şeyler tamam da kendilerine niye böyle rakamlı bir isim koymuşlar" diyerek meselenin ciddiyetini sorgulayabilir.
İktidarlar ve iktidar ilişkileri rakamlarla konuşmayı sever. Rakamlarla pek arası olmayan toprağımızın insanları da, rakamlarla konuşan politikacıları "biz anlamadık, herhalde doğru bir şey söylüyor" diye bağrına basar. Seçimlerde değişik oranlarda oylara boğar. Oysa ki paranın matematiği, özgürlüğü hesaplayamaz. %52 disipline edilmesi, kontrol altında tutulması, o da yetmezse öldürülmesi gereken bir topluluktur. İktidarlar, kendi sürekliliklerini sağlamak, güçlerini artırmak için istatistiklerden medet umar ve yararlanırlar. İnsanlığa ve hayata saldırmak için araştırmalar yaptırır, çıkan veriler de strateji uzmanı alçaklar tarafından iktidar politikalarına dönüştürülür. İktidar ve iktidar ilişkileri de bu politikaları hayatlarımıza saldırarak gerçekleştirirler.
Manifestonun ele aldığı mücadele sayfalarının ilk bölümlerinde rakamsal veriler daha fazla kullanılmıştır. Manifestoda kullanılan verilere güvenmeyenlere ise söyleyeceğimiz tek şey, bu verilerin çoğunun iktidarların ve iktidar ilişkilerinin verileri olduğudur. Biz iktidarların daha çok kâr, daha çok ölüm amaçlı kullandığı kendi verilerini de kullanarak, onları hem teşhir ettik hem de kendi silahlarıyla da vurmayı denedik. Bizce veriler çok daha korkutucu boyutlarda. Zulmü görebilen vicdanlar için rakamlara gerek yok.
Açılan mücadele sayfalarının ikinci ve üçüncü bölümlerinde ise analiz ve eyleme dönüşebilir teorik çabalar daha ağırlıktadır. Mücadele sayfalarında ismi geçen insan hikayeleri gerçektir. Basına tek tek ve çoğunlukla çarpıtılarak yansıdığı için insanlar yaşananların sık rastlanır şeyler olmadığını düşünebilirler ama bu değerlendirmenin doğru olmadığını bu manifestoda görebilmek mümkün. Bunları gaspçı iktidarlar da çok iyi biliyor ve pişkinliğe vuruyorlar. Örneğin, maddi durumu görece iyi olan bir ailenin üniversiteli çocuğu ölünce, medya olaya kendi çapında ilgi gösteriyor, hatta ilgilileri göreve çağırıyor. Aynı şekilde ölen genç bir işçi ise, olay basında pek yer bulmuyor, yakın çevresi bile olayı kader olarak görüyor, olay unutulup gidiyor. Ölen bir tinerci ise, kimsenin ruhu bile duymuyor, kimsesizler mezarlığına gömülüyor.
Bu manifestoda açılan mücadele sayfalarında %52 yi oluşturan meseleler ilk anda ayrı ayrı da ele alınıyor gibi görünse de, dikkatli okunduğunda böyle olmadığı fark edilecektir. Sorunsallaştırılan konular her koyun kendi bacağından asılır düşüncesiyle ele alınır ve ötekinin berikinin yaşadığı zulme sırt çevrilirse, hayatlarımızı gasp edenlerin işini kolaylaştırmaktan başka bir şey yapmış olmayız. Bu manifestoda şimdilik 38 mücadele sayfası açılmış durumda; iktidarların birçok ayrıntıda cisimleşmiş saldırıları karşısında yeni mücadele sayfaları da bunların yanında öfkeyle yerini alacaktır.
Toplumsal olaylar patlak verdiğinde ya da toplumu derinden etkilediği varsayılan olaylarda iktidarların kucağındaki uzmanlar piyasaya çıkarlar. Sosyologlar, psikologlar, emekli devletliler, öğretim görevlileri, saldır emriyle birlikte, insanlarla iktidarlar arasında atılan köprüleri iktidarlar lehine yeniden kurmaya çalışırlar. Deprem günlerinde uzman profesörlerin insanları nasıl uyuttuğunu gördük. Bu uzmanların çoğu deprem zengini oldu. (Bu konu 33. mücadele sayfasında ele alındı.) Susurluk patlak verdiğinde insanların devlete olan güvenlerinin zedelenmemesi için uzmanlar az uğraşmadı. Biz %52 olarak uzmanlara diyoruz ki, boşa zahmet etmeyin, ayaklanmanın nedenleri işte bu manifestoda yazılı; sonradan şaşkın ve satılmış yüzlerinizle iktidarın aklınca paralı tercümanlık yapmaya kalkışmayın! İktidar masalları ile uyuttuğunuz çocuklar uyandı, "isyanın nedenleri" isyan ediyor, haykırıyorlar hep bir ağızdan: bütün krallar çıplak!
Bu manifestonun alışılagelmiş aygıtların, partilerin, iktidar ilişkilerinin içinde ya da civarında bulunmuşların tecrübeli önyargılarıyla okunması ihtimaline karşı da söyleyeceğimiz birkaç şey var: Bu manifesto muhalefet ilişkileri içinde kendine yer edinmeye çalışan politik bir hareket önerisi değildir. Kendi varoluşunu hayata ve özgürlüğe olan tutkusuyla tanımlamaya çalışır. Geleceğe ertelenen düşlerin perspektifinde değil, hemen şimdi bugünden yarına bir sosyal devrimin mücadele perspektiflerinde hareket etmeyi yürekten istiyor. Bu manifesto iktidarlara karşı olduğu gibi, iktidar olmayı, iktidarı ele geçirmeyi isteyen muhalefet hareketlerine de karşıdır. İnsanları politik-ideolojik-ekonomik vaatlerle, tatlı yalanlarla oyalayan iktidar-muhalefet aygıtlarının hiçbirisine inanmaz. %52, insanların özellikle gençlerin düzenin aygıtları tarafından cansız bir nesne gibi öğütülmesine, amaç ne olursa olsun, asla kayıtsız kalamaz.
%52 yukarıdan aşağıya siparişle kurdurulan gençlik kollarından, komsomollardan değildir. Gençlerin kendi varoluşlarının, 'gençlik gelecektir' saçmalıkları altında "gidin 'örgütçülük' oynayın" diye aygıt içindeki çarklarda ayak işlerine koşturulup tüketilmesine de razı olamaz. %52, asla komisyonlara havale olmayan, kendi hayatını kendi ellerine alma mücadelesidir.
%52 ayrı ayrı örgütlerin ve bireylerin beraber de hareket edebilmesini öneren, artık dizlerinin üzerinde yaşamak istemeyen öfkeli bir gençlik ayaklanmasıdır. İktidarlara karşı açılmış mücadele sayfalarından en az birinde bile mücadele edebiliyor olmayı özgürlük için anlamlı buluyoruz. Manifestodaki mücadele sayfalarının birinin diğerine göre önem ya da öncelik olarak bir ayrıcalığı yok. %52, örgütlenmesini ana ve tali zeminlerle ifade etmeyi de otoriter bulur. Tribünlerde endüstriyel futbola karşı mücadele edenlerle nükleere karşı mücadele edenlerin dayanışma içinde olmasını arzu eder. Liselerde bıçak sırtında yaşayan gençlerle varoşlarda Anadolu'nun bağrından "göç"ertilen gençlerin kesiştiği birçok ortak nokta olduğu manifestoda rahatlıkla görülebilir. %52'nin örgütlenmesi, "birimiz bile özgür değilse hiçbirimiz özgür değiliz" ilkesine dayanır. %52 için önemli olan, özgürlük için mücadele eden varoluşlardır. Eylem perspektifleri, tarzları farklı olsa da, karşılıklı dayanışma içinde olunduğunda iktidarların başını döndürecek bir dinamizmin yakalanması işten bile değil. İster otonom grup olsun ister tek başına birey, insanların düşündüklerini, hayal edebildiklerini hemen şimdi gerçekleştirmek için mücadele ediyor olmaları çok anlamlı ve değerlidir. %52'nin, ayaklanmanın o ana kadar hiç olanlar tarafından başlatılacağına inancı tamdır. %52'nin özgürlük mücadelesinde her yürek bir örgüttür.
%52 nedir? Sensin, benim, onlar, bunlar, ötekiler, berikilerdir. Bu topraklarda ayrı ayrı birbirinden habersiz saldırılara maruz kalarak yaşayan milyonlarca insanın sadece bir bölümü, çocuk olanı, genç olanıdır. Onlar için açılmış mezarlara bir bir atılıyorlar. Üstelik hızlı yaşadıkları için değil, katledildikleri için. Yalan denizlerinde boğulurlarken kimse seslerini duymuyor. Kimse onları duymadığı gibi, birbirlerini de duyamayacakları biçimde iktidarlar ve onun ilişkileri tarafından sürekli kontrol altında tutulup yalan denizinin diplerine çekiliyorlar. Yalan söylüyorlar! Gençlik gelecekmiş! İktidarlar kendi geleceklerinden başka bir şey düşünmüyor.
Ölüyoruz, öldürülüyoruz, birbirimize kırdırılıyoruz. Farkına varmak için sadece başımızı kaldırıp bir adım atmamız yeter.
Şimdi değilse ne zaman?
Biz değilsek kim?
Yeter artık yeter, haykırıyoruz,
HEM DE TÜM ÖFKEMİZLE HAYKIRIYORUZ:
SONSUZA DEK
ÖZGÜRLÜK!
 

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : KayzerNet@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups-beta.google.com/group/KayzerNet?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık