sg

Cumartesi, Temmuz 15, 2006

[KayzerNet] bu ne mazhariyet

Bu ne mazhariyet!
Kanadalı bir genç kendi araştırma ve gayretleriyle İslâmiyet'i tanımış ve İstanbul'a gezmeye gelmişti. Çamlıca'da dindar bir aileye misafir olmuştu. Tepede bulunan evden Boğaz Köprüsü bütün güzelliğiyle temaşa ediliyordu.

Birden yatsı ezanı en yakın camiden okunmaya başladı. Arkasından da bütün camilerden o lâhûtî güzellik kulaklardan kalplere akmaya başlarken Kanadalı genç de ağlamaya başladı. "Biz işte bu güzelliklerden mahrumuz... Allah'ım beni, alıp getirerek manevî haz ve lezzetlerin içine koydun, ne kadar şükretsem azdır." diyordu. Odada bulunan herkes de ağlamaya başladı...

Aslında yerler ve gökler, Yaradan'ı Rabbülâlemin'in Rububiyet'ine karşı bütün mahlûkat, ubudiyetle mukabele etmektedir. Yani göklerde ve yerde her şey çığlık çığlığa kendi dilleriyle Allah'ı zikir ve tesbih etmektedir. Efendimiz (sas) yerden bir avuç çakıl taşını avucuna alarak, tesbihlerini orada bulunan sahabelerine işittirmiştir. Kur'an-ı Kerim dizi dizi havada uçup giden kuşların dua ve tesbihlerini bildiklerini ifade etmektedir. (Nur Sûresi, 41. âyet)

Bünyan-Burhaniye'de yirmi sene önce ziyaretine gittiğimiz mübarek bir zat demişti ki: "Mürşidimiz vefat edince ortada kalmıştım. Bir gün aşağı mahallenin hayvan pazarında bir yabancı dikkatimi çekmişti. Onu evime yemeğe davet ettim. Kendisi Erzurumlu Efe Hazretleri'nin mensuplarından imiş. Onun telkinleriyle Alvar'a gidip Hazret'e intisap ettim. Bende bir anda bir inkişaf oldu. Tarlada çift sürerken, bazen kendimi orada buluyorum; bazen de Efe Hazretleri'ni yanımda görüyorum... Sonra birden eşyanın tesbihatını işitmeye başladım. Her şey zikrediyordu. Artık idrarımı yapamıyordum. Dayanacak bir durumum kalmamıştı. Bu hâli kaldıramıyordum. Cenab-ı Hakk'a, bu vaziyetten beni kurtarması için dua ettim. Elhamdülillah bir müddet sonra normal hale döndüm."

Evet kainatta her şey belli bir boyutta çığlık çığlığa zikir ve tesbihlerini yapmaktadırlar, maneviyata açık bazı ruhlar bu müthiş gerçeğin farkındadırlar. Her şey, Allah'ın Rububiyet'ine karşı böyle bir ubûdiyetle mukabele ederken kainatta en büyük lütuflara mazhar ve ahsen-i takvim üzerine yaratılmış olan insanların da ubudiyetlerini bütün kainata ilan etmek için önce ezan okuyarak Hak Teala'nın tek ve yokta İlah olduğunu cihana duyurmaları gerekiyor. Onun için en güzel ilan vasıtası da ezanda geçen mübarek kelimelerdir. Onları içten, derinden okuyanlar yani ihlâslı müezzinler, mükafat olarak âhirette herkesten uzun boylu olacaklardır.

Onun için imkân olan her yerde Ezan-ı Muhammedî'yi içten ve derinden okumalıyız... Onun sesini duyan şeytanların, ezan sesini işitmeyecek kadar uzaklara kaçtıkları rivayet edilmektedir. Onun sinsi vesveselerinden kurtulan bazı gönüller de ezan sesiyle mest olmaktadırlar. Belki biz ülfet ve ünsiyet içinde bazı şeylerin farkında değiliz; ama ilk defa ezan sesi duyan temiz fıtratlar bizden çok farklı şeyler hissetmektedirler.

Bu sütunlarda daha önceleri de bu mevzu ile ilgili pek çok olmuş olayı sizlere naklettim. Hz. İbrahim'in Mekke vâdisinde etrafında kimseler yokken çıkıp bir ezan okuyarak insanları Ka'be'ye davet ettiği gibi bizim de aynı niyet ve düşünce ile ezanlarımızı derinden okumaya devam etmemiz gerekiyor. Bu bir şuur meselesi... Cenab-ı Hak bizi gaflet içinde bulunmaktan muhafaza eylesin.

Sayı: 187
Bölüm: Hayatın İçinden


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Kayzer.Net Aşk Sevgi Mizah Eğlence Grupları..." group.
To post to this group, send email to KayzerNet@googlegroups.com
To unsubscribe from this group, send email to KayzerNet-unsubscribe@googlegroups.com
For more options, visit this group at http://groups.google.com/group/KayzerNet
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


Komik Videolar   islam  şarkı sözleri  yemek tarifleri  gelibolu  huzur   sağlık