[beyzade1359] DENEY
SICAK bir yaz günüydü, daha çocuktum. Eski evimizin mutfaginda,
kocaman gürültücü bir kara sinek uçusuyordu. Mutfakta annem
vardi bir de ben vardim. Titiz bir kadin oldugu için annem, o koca
kara sinegi gözü ile sürekli takip ediyor ve yiyeceklerin,
özellikle benim o sirada yemekte oldugum yemegin üzerine
konmamasi için çaba sarfediyordu. Bir ara o kara sinek, pencerenin
kenarina konuverdi. Kondugunu ilkin, çikardigi viziltinin
kesilmesinden anladik. Annem, oturdugu yerden kalkip, tülün
yardimi ile onu yakaladi. Ben ne yapacak diye bakarken, pencereyi
açip disariya saldi.
"Haydi git.."
"Anne" dedim, "Neden öldürmedin onu?"
"Oglum" dedi annem. "O koca sinekler anadir. Karinlari yavru
doludur. Ah.. analik zordur. O sebeble saldim gitti.."
Bu küçük hatiranin üzerinden belki yirmi yil kadar zaman geçti.
Ben baba oldum. Ama baba olmak bile, anne olmanin tam olarak ne ifade
ettigini anlamama yetmedi. Sanirim beyhude çabaliyorum. Annelik,
sadece annelerin bilebilecegi çok esrarli bir sey...
···
Geçenlerde elime geçen, hayvan haklariyla ilgili bir kitabin
orasini burasini karistirirken, ilginç ama bir o kadar da
ürkütücü bir deneye rastladim. Kitabin o deneyle ilgili
bölümünü bir kaç kez okudum ve her okuyusumda, gögsüme bir
agirligin çöktügünü hissettim. Bu korkunç deney, anne ve
annelik hakkinda düsünmeye sevk etti beni, kisaca anlatayim:
1960'li yillarin ortalarinda, Amerika'nin Wisconsin Eyaleti'nin
Madison sehrinde bulunan Primat Arastirma Merkezi'nde görevli Prof.
Harry F. Harlow ve ekibinin gerçeklestirdigi söz konusu deneyin
amaci, anne sefkâtinden uzak kalan bebeklerde ne tür karakter
bozukluklari olusturacagini tesbit etmekti. Oysa o güne kadar,
savaslarda yetim kalmis, toplama kamplarinda annelerinden
koparilmis çocuklar üzerinde yapilan incelemeler, bu konuda
ciltler dolusu bilgiyi sagladigi ve annesizligin, çocuklar için
ciddi ve kapsamli yaralanmalara sebeb olacagina dair kesin bilgiler
verdigi halde, Harlow, gereksiz yere 'harika fikri!'ni uygulamaya
koymus ve korkunç deneyini gerçeklestirmekten çekinmemisti.
Evet bu deney korkunç, bir o kadar da ürkütücüydü. Ama ortaya
çikan netice bir bebek için anne kucaginin; en azindan
sefkâtli bir kucagin ne anlama geldigini ortaya koymasi
bakimindan çarpici ama çok acikli bir örnekti.
Önce deneyin her bir asamasinda kullanilacak, görünüste
birbirinin ayni bezden yapilmis anne maymunlar tasarlandi. Bu
maket maymunlar, bir bebek maymun için annelerinin birer kopyasi
idiler.
Deneyin ilk asamasinda, gerçek bebek maymunlar, gerçek annelerinden
kopartilip, bu bezden annelere alistirildi ve onlara
güvenmeleri saglandi. Alisma süreci geçtiginde, birinci maket
annenin gerçek yüzünü göstermesinin zamani gelmisti. Bu bez
anne, istenildigi zaman, çok yüksek basinçli hava püskürtmek
üzere tasarlanmisti. Bu hava o kadar yüksek bir basinçla
fiskiriyordu ki, bebegin tüylerini yonup, derisinde yaralar
açiyordu. Henüz ilk denemede cani aciyan, birinci bebek maymun,
düstügü yerden kalkti ve hemen kosup annesine daha siki bir
sekilde yapisti. Deney bir kaç kez tekrarlandiysa da, sonuç
degismedi; bebek maymun, korktukça ve aci çektikçe, annesi
sandigi maketin kollarina kosuyor ve ona her seferinde bir
öncekinden daha siki sariliyordu.
Deneyin ikinci asamasi için tasarlanan maket anne/canavar ise,
bebegi kafasini ve dislerini takirdatacak kadar hizla sallamak
üzere yapilmisti. Bu korkunç muameleye maruz kalan bebek maymun
da annesi sandigi makete daha siki sarilmaktan baska bir sey
yapmadi.
Üçüncü asama için üretilen maket ise, karninda, kucagina
siginan bebegi, siddetle firlatip atacak bir düzenek
tasimaktaydi. Bu metal parça, mankenin tüyleri arasindan
ansizin çikiyor ve bebege, onu kafesin tellerine yapistiracak
kadar hizla çarpiyordu. Üçüncü asamada da sonuç, ilk ikisinden
farkli degildi. Düstügü yerden aglaya aglaya kalkan bebek
maymun, metal düzenegin, tekrar annesi zannettigi modelin tüyleri
arasinda kaybolmasina kadar bekliyor ve sonra öncekinden daha
istahla, onun koynuna kosuyordu.
Dördüncü asama ise, deneyin en korkunç bölümüydü. Harlow ve
ekibinin, hangi akla hizmetle düsünüp ürettikleri bu maket anne
maymunlarin sonuncusu, bebek kucaginda iken, her tarafindan kirpi
oklari gibi igneler çikaran bir iskence makinesi idi. Bir
dügmeye basildiginda her yanindan igneler fiskiran bu
maketin kucagindaki bebek maymun da, tipki digerleri gibi önce
aci içinde kaçiyor, sonra ignelerin gerisingeriye çekilmesiyle
birlikte, kendisini güvende hissedebilecegine ve çektigi acilari
dindirebilecegine inandigi yegane yere, annesi zannettigi maketin
kollarina kosuyor ve ona sariliyordu.
Peter Singer'in, Hayvan Özgürlesmesi kitabina göre Harlow,
hayatinin geri kalan kisminda da, buna benzer gereksiz ve
acimasiz deneyler yapmaya devam etmisti.
Bu korkunç deneyi yüregim sizlaya sizlaya okurken, aklima, "Ya
deney tam tersi bir sekilde yürütülseydi netice ne olurdu?" sorusu
geldi. (Harlow ölüp gitti ve umarim bir baskasi da, "Bak bu
aklimiza gelmedi, hadi sunu da biz deneyelim" demez.) Yani, tazyikli
hava püskürten, çarpan, her yanindan igneler çikartan, anne
maketi degil de, bebek maketi olsaydi ne olurdu? Acaba, gerçek bir
anne maymun, yavrusu olduguna inandigi bu canavar bebegi,
kaldirip atar miydi? Bana sorarsaniz, "Hayir!" derim. "Hiç
sanmiyorum!" Her gördügü acimasizlik, her duydugu aciya
ragmen anne, tekrar tekrar yavrusunu alir ve bagrina basardi.
Neticenin böyle olacagini söylemek için çok düsünmeye de
gerek yok aslinda. Oturup, annelerimizi kaç kez incittigimizi bir
düsünürsek, bu sonuç çok normal gelir hepimize. Bir hatirlarsak
onlari kaç kez yaraladigimizi, kaç kez sarsdigimizi, kaç
kez acittigimizi ve sonunda onlarin sefkâtli sinelerini
bizlere hiç kapatmadiklarini; bu deneyin böyle bir netice ile
bitecegini söyleyebiliriz. Maymunlarin canini acitmadan, kesin
bir bilgiye de ulasabiliriz böylece. Hem öyle olmasaydi, cennet
annelerin ayaklari altina serilir miydi hiç?
MUSTAFA HÜR
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home