[Beyzade1700] 2005'te neler ögrendim?
2005'te neler ögrendim?
Ocak: Küçük bir çocugu sevindirmenin en iyi yolunun onun sevdigi
birini aniden karsisina çikarmak oldugunu, dünyanin dört ayri
kösesinde dört evi idare etmenin çok zor oldugunu, yolculuklarin
yasamin muhasebesini yapmak için çok iyi firsatlar oldugunu,
yurtdisindaki bazi Türklerin karakterlerini ve hizla öz
degerlerini kaybedebildigini ögrendim.
Subat : Insanin, Amerika'da bile hiç tanimadigi insanlardan
sadece sorarak, en eski dostlarinin sunacagi kadar yardim
alabilecegini, insanin belirsizlikleri kucakladigi müddetçe onun
içindeki hediyeleri alabildigini, günün yükünü konusarak ya da
yazarak paylastikça stresini hafiflettigini, aksam yemegi ya da
öglen yemegi için bir meyvenin yettigini ögrendim.
Mart: New York'ta isi olan ya da olmayan kimsenin zamaninin
olmadigini, zamanlarini katma degerli geçirseler de
geçirmeseler de zamanlarinin olmadigini, her New Yorklunun
arkadasi degil, ama bir psikiyatri doktoru oldugunu ögrendim.
Nisan: Pek çok insan için yönetim otoritelerinin otoritesi Peter
Drucker ve ailesi ile tanismak bir rüya iken, ilk çalisma
yillarimdan bir arkadasim "Herhalde ölmeden önce mutlaka yapmak
isteyecegin sey Peter Drucker ile sohbet etmektir" demisken
ölmeden önce Peter Drucker ve ailesi ile evinde tanisabilecegimi,
çok mütevazi insanlar olduklarini, yasamda onlara göre en
önemli seyin "baska insanlarin ihtiyaçlarina duyarli olmak ve
karsilik vermek", bu yil ögrenecegim en önemli seyin
"evrenin yardim etmek üzere kurulmasi" oldugunu ögrendim.
Mayis: Amerika'nin en saygin kurumlarinda konusmalarimin
Türkiye'deki kadar begenilebilecegini, espri anlayisi olarak
Amerikalilarla Türklerin çok farklilasmadigini, insanin
kendini Allah'a teslim etmesinin tüm zorluklari
kolaylastirdigini, Bronx'taki Porto Rico'lu bir imamin
"Türkiye'nin AB'ye girmesi kendini küçültmesidir." diye
düsündügünü ögrendim.
Haziran: Zonguldak Eregli'sinde harika insanlar yasadigini,
Osmanli çileginin kokusunun esans olarak kullanilabilecegini,
Amasra'nin, Karadeniz'in cennet köselerinden biri oldugunu,
bölgede deniz ulasiminin hiç kullanilmadigini, insanin her
zaman nazik olmasinin onu sürekli gören insanlarin gözünde
degerli yaptigini ve insan dara düstügünde bu insanlarin
yardim ettigini ögrendim.
Temmuz: Her insana iyi ve nazik olmanin, is yaptirirken ise
yaramadigini, bazen dislerimizi göstermemiz gerektigini, bir
ülkedeki insaat kalitesinin en alttaki insan kalitesine esit
oldugunu, rüzgâr sörfü hocaliginin dünyanin en keyifli
mesleklerinden biri oldugunu ögrendim.
Agustos: Agri Dagi'nin eteklerinde ölüme yaklasan bir
insanin, yasaminin altina bir çizgi çekerek bu yasamdaki en
önemli seylerin ailesi ve eser birakmak oldugunu, Türkiye'nin
dogusundaki ve güneydogusundaki sorunlarin, bölgesel
esitsizliklerden (egitim, gelir, altyapi, istihdam imkanlari vb.
gibi) kaynaklandigini, bazi ailelerin eline yilda 600 YTL (400
USD) geçtigini, büyük sehirlerin yoksullarina degil, bu
sehirlerin yoksullarina daha çok yardim gerektigini ögrendim.
Eylül: Italya'da gençlerin en çok oynadigi oyunun langirt
oldugunu, devlet üniversitelerinin bile parali oldugunu,
Floransa'nin belki de Avrupa'nin en güzel sehri oldugunu,
Türkiye'de egitim sistemini ne kadar elestirsek de okula gidenleri
"bilgili" yetistirebildigimizi ögrendim.
Ekim: Almanya'da döneri lahmacunun içine dürüm yaparak
sattiklarini, Hollanda'da vitrinlerde kadin pazarlandigini
ama Avrupalilarin yine de kendini uygar kabul ettigini ögrendim.
Kasim: Dünyanin en büyük kesiflerini, buluslarini yapan, en
büyük sanat eserlerini koyan ya da is imparatorluklarini kuran
insanlarin çogunun milliyetlerini bir kenara birakarak birer dünya
insani olduklarini ve hatta kendi ülkelerinden soguduklarini
ögrendim.
Aralik: Sert bir kayayi kirmanin nazik vuruslardan geçtigini,
basima gelen ve baskalarinca büyük problem kabul edilebilen
sorunlarin aslinda hayatimin en seker hediyeleri oldugunu,
zamanin yapmak istediklerime degil, yapmam gerekenlere bile
yetmeyebilecegini, mastir ve doktora derecelerini almis kisilerin
akademik yönlerini, karakterlerini begenmesek bile, sabirlarini
takdir etmemiz gerektigini, her yeni yilin bir sonraki yil
eskidigini ögrendim.
MELIH ARAT(Zaman/01.01.2006)
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home